Hikâyelerinde Kâse, İsanın Son Yemeğinde kullandığı ve Aramatyalı Yusufun, çarmıha gerildiğinde İsanın kanını yere dökülmeden yakaladığı kap olarak tanımlanır. Birçok kaynakta ise Kâsenin hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yenileyen, iyileştiren ve besleyen özelliklere sahip olduğu belirtilir. Gelecek bölümlerde de anlatılacağı üzere, Hıristiyan camiasında Kâseye yüklenen anlamlar her bir bakış açısına göre değişse de genel hatlarıyla Kâse ile bağdaştırılan özellikler bunlardır.
Bununla beraber, değerli bir kültürel mirasa sahip olan ve yeniden doğuş ve yenilenmeyi simgeleyen kutsal bir kâse olgusu Hıristiyanlık öncesi zamanlarda da sıklıkla karşımıza çıkar. Ayrıca, dünyanın birçok yerinde çeşitli toplumlar ve değişik kültürlerde benzer Kâse hikâyelerinin tekrarlandığını görürüz. Kısacası Kutsal Kâse geleneğini tarih boyunca var eden ve başarılı bir şekilde koruyan, bu evrensel nitelikleridir diyebiliriz. Antik inanış ve fikirlere dayanan popüler varoluş hikâyeleri ile geleneklerden beslenen Ortaçağ şair ve yazarları böylece Kâseyi de bir Hıristiiyan simgesi haline dönüştürmüşlerdir.
Hikâyelerinde Kâse, İsanın Son Yemeğinde kullandığı ve Aramatyalı Yusufun, çarmıha gerildiğinde İsanın kanını yere dökülmeden yakaladığı kap olarak tanımlanır. Birçok kaynakta ise Kâsenin hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yenileyen, iyileştiren ve besleyen özelliklere sahip olduğu belirtilir. Gelecek bölümlerde de anlatılacağı üzere, Hıristiyan camiasında Kâseye yüklenen anlamlar her bir bakış açısına göre değişse de genel hatlarıyla Kâse ile bağdaştırılan özellikler bunlardır.
Bununla beraber, değerli bir kültürel mirasa sahip olan ve yeniden doğuş ve yenilenmeyi simgeleyen kutsal bir kâse olgusu Hıristiyanlık öncesi zamanlarda da sıklıkla karşımıza çıkar. Ayrıca, dünyanın birçok yerinde çeşitli toplumlar ve değişik kültürlerde benzer Kâse hikâyelerinin tekrarlandığını görürüz. Kısacası Kutsal Kâse geleneğini tarih boyunca var eden ve başarılı bir şekilde koruyan, bu evrensel nitelikleridir diyebiliriz. Antik inanış ve fikirlere dayanan popüler varoluş hikâyeleri ile geleneklerden beslenen Ortaçağ şair ve yazarları böylece Kâseyi de bir Hıristiiyan simgesi haline dönüştürmüşlerdir.