Bu satırları, “deli” diyerek küçümsediğiniz Sultan İbrahim’in saltanatında yaşayan bir ihtiyara yazıyorum.
Sahip olduğun hüner, insanlara bir lütuf gibi gelecek.
Avlayacağı geyiğin ne düşündüğünü anlamaya çalışan bir avcı çalacak kapını mesela.
Define sandığının anahtarını yutan bir maymunu ikna etmeni isteyecekler.
Kuşlardan uçmanın sırrını öğrenmen için zorlayacaklar seni.
Tilkileri kendilerine hoca olarak tutup çakallara savaş açacaklar.
Ayılarla raks ederek keyif çatmanın hayalini kuracaklar.
Hiçbirine istediğini verme.
Herkesin kendine has bir lisanı olduğunu unutma.
Ey hayvanları konuşturabilen ihtiyar!
Şimdi anladın mı beni?
Kuyruklular dile gelirse şayet, kuyruksuzlar susmak zorunda kalacak.
Bu satırları, “deli” diyerek küçümsediğiniz Sultan İbrahim’in saltanatında yaşayan bir ihtiyara yazıyorum.
Sahip olduğun hüner, insanlara bir lütuf gibi gelecek.
Avlayacağı geyiğin ne düşündüğünü anlamaya çalışan bir avcı çalacak kapını mesela.
Define sandığının anahtarını yutan bir maymunu ikna etmeni isteyecekler.
Kuşlardan uçmanın sırrını öğrenmen için zorlayacaklar seni.
Tilkileri kendilerine hoca olarak tutup çakallara savaş açacaklar.
Ayılarla raks ederek keyif çatmanın hayalini kuracaklar.
Hiçbirine istediğini verme.
Herkesin kendine has bir lisanı olduğunu unutma.
Ey hayvanları konuşturabilen ihtiyar!
Şimdi anladın mı beni?
Kuyruklular dile gelirse şayet, kuyruksuzlar susmak zorunda kalacak.