Lenin, SSCB devleti ve onun çevresinde örgütlenen dünya sistemi ayaktayken ne denli kıskançça savunuluyor ve tabulaştırılıyorsa, bugün de aynı mutlakiyetçi tavırla adının etrafında bir sessizlik perdesi örülüyor. Tabu iki yüze sahiptir daima: Bir yüzünde dokunulmazlık varsa, öteki yüzünde de sessizlik vardır. Demek ki Lenin, tabu olmaktan kurtulmuş değil hâlâ. Eskiden her türlü eleştiriden muaf tutulmasıyla, bu muafiyetin koşullara göre bazen devlet baskısı ve idam sehpası yoluyla, bazen de entelektüel karalama ve tecrit kampanyaları yoluyla uygulanmasıyla tabu yapılmıştı. Şimdi ise hakkında mutlak bir sessizliğin sürdürülmesi yoluyla, varlığı bilinen ama hakkında asla konuşulmayan bir şey haline getirilmesiyle tabu. Tam da bu yüzden, ne eskiden ne de şimdi, Lenini kelimenin gerçek anlamıyla anlamak mümkün olmadı, olmuyor. Pannekoek Lenini 20. yüzyıl başında, iktidara yürürken eleştirmiş olanlardan biri. Leninin felsefi çalışmalarına siyasi hasımlarını ezme ve siyasi merkeziyetçiliği tesis etme gayretinin damga vurduğunu, Leninin din karşıtlığı biçimindeki materyalizminin Marksizmden geri bir noktaya düştüğünü anlatıyor. Belki çok geç kalmış bir kitap. Belki de tam zamanında: Hele Lenin tabusunun sessizlik biçiminde katmerlenerek sürdüğü ve Türkiye özelinde süregiden Kemalizm-din karşıtlığı düşünülürse...
Lenin, SSCB devleti ve onun çevresinde örgütlenen dünya sistemi ayaktayken ne denli kıskançça savunuluyor ve tabulaştırılıyorsa, bugün de aynı mutlakiyetçi tavırla adının etrafında bir sessizlik perdesi örülüyor. Tabu iki yüze sahiptir daima: Bir yüzünde dokunulmazlık varsa, öteki yüzünde de sessizlik vardır. Demek ki Lenin, tabu olmaktan kurtulmuş değil hâlâ. Eskiden her türlü eleştiriden muaf tutulmasıyla, bu muafiyetin koşullara göre bazen devlet baskısı ve idam sehpası yoluyla, bazen de entelektüel karalama ve tecrit kampanyaları yoluyla uygulanmasıyla tabu yapılmıştı. Şimdi ise hakkında mutlak bir sessizliğin sürdürülmesi yoluyla, varlığı bilinen ama hakkında asla konuşulmayan bir şey haline getirilmesiyle tabu. Tam da bu yüzden, ne eskiden ne de şimdi, Lenini kelimenin gerçek anlamıyla anlamak mümkün olmadı, olmuyor. Pannekoek Lenini 20. yüzyıl başında, iktidara yürürken eleştirmiş olanlardan biri. Leninin felsefi çalışmalarına siyasi hasımlarını ezme ve siyasi merkeziyetçiliği tesis etme gayretinin damga vurduğunu, Leninin din karşıtlığı biçimindeki materyalizminin Marksizmden geri bir noktaya düştüğünü anlatıyor. Belki çok geç kalmış bir kitap. Belki de tam zamanında: Hele Lenin tabusunun sessizlik biçiminde katmerlenerek sürdüğü ve Türkiye özelinde süregiden Kemalizm-din karşıtlığı düşünülürse...