Egemen medyanın inandırmaya çalıştığının aksine, söz konusu olanın dünyanın tamamına (Amerikan versiyonunda bile olsa) demokrasi projenin yayılmasıyla uzaktan yakından bir ilgisi yok. Ne Irakın ne de herhangi başka bir bölge ülkesinin demokratikleştirilmesi söz konusu değil (zaten İsrail öyle bir şeyi istemez). Amaç, Irak petrolünde olduğu gibi, kaynaları yağmalamak. ABD on iki yıldır Kuveyti işgal altında tutuyor: Orada herhangi bir demokratik gelişme oldu mu? Bu zaman zarfında Amerikan Kuveytinin her türlü eleştirisini yasaklayan ifade özgürlüğünü daha da sınırlandırmaktan ibaret.Amerikan toplumu eşitliği hâkir görür. Orada, aşırı eşitsizlik sadece hoş görülmekle kalmaz, aynı zamanda özgürlüğün vaat ettiği başarının da sembolü sayılır. Oysa, eşitlik olmadan özgürlük bir vahşettir. Söz konusu tek yanlı ideolojinin her alanda ürettiği şiddet, bir tesadüf eseri olmadığı gibi, radikalleşmenin bir emaresi de değildir. Tam tersi söz konusudur. Bugüne kadarki, Avrupa egemen kültürü her zaman eksik olsa da, eşitlik ve özgürlük değerlerini birleştirebildi. Zaten bu birliktelik, sosyal demokrat tarihsel uzlaşmanın da temelini oluşturmuştu. Maalesef, çağdaş Avrupanın evrimi şimdilerde bir model mertebesine yükseltilip, tartışmasız hayranlık uyandıran Amerikan toplumuna ve kültürüne doğru meylediyor.
Egemen medyanın inandırmaya çalıştığının aksine, söz konusu olanın dünyanın tamamına (Amerikan versiyonunda bile olsa) demokrasi projenin yayılmasıyla uzaktan yakından bir ilgisi yok. Ne Irakın ne de herhangi başka bir bölge ülkesinin demokratikleştirilmesi söz konusu değil (zaten İsrail öyle bir şeyi istemez). Amaç, Irak petrolünde olduğu gibi, kaynaları yağmalamak. ABD on iki yıldır Kuveyti işgal altında tutuyor: Orada herhangi bir demokratik gelişme oldu mu? Bu zaman zarfında Amerikan Kuveytinin her türlü eleştirisini yasaklayan ifade özgürlüğünü daha da sınırlandırmaktan ibaret.Amerikan toplumu eşitliği hâkir görür. Orada, aşırı eşitsizlik sadece hoş görülmekle kalmaz, aynı zamanda özgürlüğün vaat ettiği başarının da sembolü sayılır. Oysa, eşitlik olmadan özgürlük bir vahşettir. Söz konusu tek yanlı ideolojinin her alanda ürettiği şiddet, bir tesadüf eseri olmadığı gibi, radikalleşmenin bir emaresi de değildir. Tam tersi söz konusudur. Bugüne kadarki, Avrupa egemen kültürü her zaman eksik olsa da, eşitlik ve özgürlük değerlerini birleştirebildi. Zaten bu birliktelik, sosyal demokrat tarihsel uzlaşmanın da temelini oluşturmuştu. Maalesef, çağdaş Avrupanın evrimi şimdilerde bir model mertebesine yükseltilip, tartışmasız hayranlık uyandıran Amerikan toplumuna ve kültürüne doğru meylediyor.