Şarkıların şiirleri kovaladığı, gözyaşının notalara karışıp hüzün olarak aktığı bir aşk romanı...
Hicran, belki bir aşk için dökülecek en güzel gözyaşısın.
Ozan, hiç söylenmemiş şiirlerinle aşkı öldürüyorsun.
Mutsuzluğum limon çiçeklerinin gölgesinde mutluluğa dönüşüyor. Sana ihtiyacım yok artık, hayaline bile.Sadece limonlu kek, anneanne tarifi ile bir de çay, açık olsun.
-Hicran, bu geleceği olmayan bir aşk, ben gidiyorum.
-Cehenneme kadar yolun var Ozan!
Kendi ellerinle kurduğun, beni içine attığın cehenneme. Çok fazla uzaklaşamazsın, cennetim de cehennemim de yüreğimde.
(Tanıtım Bülteninden)
Şarkıların şiirleri kovaladığı, gözyaşının notalara karışıp hüzün olarak aktığı bir aşk romanı...
Hicran, belki bir aşk için dökülecek en güzel gözyaşısın.
Ozan, hiç söylenmemiş şiirlerinle aşkı öldürüyorsun.
Mutsuzluğum limon çiçeklerinin gölgesinde mutluluğa dönüşüyor. Sana ihtiyacım yok artık, hayaline bile.Sadece limonlu kek, anneanne tarifi ile bir de çay, açık olsun.
-Hicran, bu geleceği olmayan bir aşk, ben gidiyorum.
-Cehenneme kadar yolun var Ozan!
Kendi ellerinle kurduğun, beni içine attığın cehenneme. Çok fazla uzaklaşamazsın, cennetim de cehennemim de yüreğimde.
(Tanıtım Bülteninden)
"Kimse bilmez be canım, bir yara bir ömrü nasıl kanatır?" diyen Yılmaz Odabaşı'na diye başlıyor kitap... Her kelimesinde göklere çıkarıyor sonra yere indiriyor, acıyı gösteriyor, tokadı basıyor, sonra limon çiçeği denen mucizeye kapı açıyor...
Şarkılar, şiirler cabası... "Şarkılar tükendi, Sezen bile yorgun artık, geç kaldın, neden?" En sevdiğim kısım... Genç yazarın ilk eserini kesinlikle tavsiye ederim...
288 sayfa
2015 tarihinde, P Kitap Yayıncılık tarafından yayınlandı