Öncesi ve sonrasıyla Lozan Anlaşması sürecinin ele alındığı ve bu sürecin kısa bir öyküsünün anlatıldığı Lozan; Bir Antiemperyalizm Masalı Nasıl Yazıldı? başlıklı bu çalışmada, resmî tarihte yazılanın ya da iddia edilenin aksine, Lozan Anlaşmasının, yeni konjonktürde emperyalist bir ilişkinin onanması anlamına geldiği gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmada temel kurguyu ve tezi antikapitalizmle antiemperyalizmin birbirinden ayrılmazlığı oluşturmaktadır, -ya da antikapitalist olmadan antiemperyalist olunamayacağı- Çok genel bir söylemle bugün Türkiyenin içine düştüğü trajik durumum ve ulusal solun içinde bulunduğu komik durumun nedenselliği de bu bağlamda ele alınmış olmaktadır.Gerçekten de Lozan Anlaşmasına, öncesi, özellikle de sonrasında ve izleyen on yıllar boyunca yarattığı etkiler göz önüne alınarak bakıldığında onun emperyalist vurgusu açığa çıkmaktadır. Dışa bağımlı ve hasta sömürge Osmanlı Devletinin yerini alan yeni Türkiye Cumhuriyeti sadece eskinin birçok kurumunu alarak devam ettirmekle kalmamış Osmanlıdan kalan zorunlu ilişkileri de koruma yolunda adımlar atmıştır. Söz ettiğimiz ilişkinin kurgusu bağımlılık ilişkilerinin yeniden ve yeni adlarla düzenlenmesi şeklinde oluşturulmuştur. Bu en baştan yeni olma iddiası ile çelişen bir durumdur. Bu ilişkilerin benzer şekilde devamına verilecek en başat örnek, Düyun-ı Umumiye sorumluluğunun yeni devlet tarafından üstlenilmesidir. Bu Lozandan önce başlayan, Chester gibi çarpıcı bir örnekle devam eden, İzmir İktisat Kongresi ile fiilî bir özellik kazanan arayışın taçlandırılmasıdır. Tahkim ve AB ise bu sürecin zorunlu devamından başka bir şey değildir. Tüm vurgu ve çaba yeni devletin, kapitalist ilişkileri ve bu ilişkilerin sonucunda zorunlu olarak gelişecek bağımlılığı kabul ettiğine ve bu kabulün de batılı kapitalist devletler tarafından onanmasına yöneliktir. Açık bir biat talebi ve bu talebin arkasından biat edilen efendinin bu öneriyi kabul etmesidir söz konusu olan. Lozan bu sürecin adıdır aynı zamanda.
Öncesi ve sonrasıyla Lozan Anlaşması sürecinin ele alındığı ve bu sürecin kısa bir öyküsünün anlatıldığı Lozan; Bir Antiemperyalizm Masalı Nasıl Yazıldı? başlıklı bu çalışmada, resmî tarihte yazılanın ya da iddia edilenin aksine, Lozan Anlaşmasının, yeni konjonktürde emperyalist bir ilişkinin onanması anlamına geldiği gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmada temel kurguyu ve tezi antikapitalizmle antiemperyalizmin birbirinden ayrılmazlığı oluşturmaktadır, -ya da antikapitalist olmadan antiemperyalist olunamayacağı- Çok genel bir söylemle bugün Türkiyenin içine düştüğü trajik durumum ve ulusal solun içinde bulunduğu komik durumun nedenselliği de bu bağlamda ele alınmış olmaktadır.Gerçekten de Lozan Anlaşmasına, öncesi, özellikle de sonrasında ve izleyen on yıllar boyunca yarattığı etkiler göz önüne alınarak bakıldığında onun emperyalist vurgusu açığa çıkmaktadır. Dışa bağımlı ve hasta sömürge Osmanlı Devletinin yerini alan yeni Türkiye Cumhuriyeti sadece eskinin birçok kurumunu alarak devam ettirmekle kalmamış Osmanlıdan kalan zorunlu ilişkileri de koruma yolunda adımlar atmıştır. Söz ettiğimiz ilişkinin kurgusu bağımlılık ilişkilerinin yeniden ve yeni adlarla düzenlenmesi şeklinde oluşturulmuştur. Bu en baştan yeni olma iddiası ile çelişen bir durumdur. Bu ilişkilerin benzer şekilde devamına verilecek en başat örnek, Düyun-ı Umumiye sorumluluğunun yeni devlet tarafından üstlenilmesidir. Bu Lozandan önce başlayan, Chester gibi çarpıcı bir örnekle devam eden, İzmir İktisat Kongres... tümünü göster