Ailesiyle birlikte 11 yaşındayken Amerikaya kaçan bir Çek mülteci olarak Madeleine, zorlu yaşam mücadelesinin öyküsünü bu kitapla okurlarına sunuyor. Bill Clintonun 8 yıllık başkanlık döneminde önce ABDnin BM Büyükelçisi, daha sonra da ABDnin ilk Bayan Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Madeleine Albright; Orta Doğudaki barış arayışlarından NATOnun Kosovadaki insani müdahalesine kadar son zamanların en dramatik olaylarına tüm gerçekliğiyle kitabında detaylı olarak yer veriyor. Václav Havel, Yaser Arafat, Ariel Şaron, Benjamin Netanyahu, Kral Hüseyin, Vladimir Putin, Slobodan Miloseviç ve Kim Jong-Il gibi önde gelen dünya liderleriyle her iki görevi süresince gerçekleştirdiği ve kimi zaman sıcak sohbetlere kimi zaman ise hararetli tartışmalara sahne olan buluşmalarını samimi bir dille aktarıyor. Hem bir akademisyen ve diplomat hem de bir kadın olarak yaşadıklarını açık yüreklilikle kitabına döken Albright, ailesinin Yahudi kökenli olduğunu, büyük baba ve büyük annelerinin Nazi toplama kamplarında öldüğünü yıllar sonra keşfedince yaşadığı şoktan uluslararası arenada verdiği mücadelelere kadar yaşamını tüm detaylarıyla gözler önüne seriyor. Gerek bir kişisel başarı hikayesi gerekse dönemin diplomatik gelişmelerine ışık tutacak bir kaynak olarak bu otobiyografi, Elips Kitapın Türk okurlarına sunduğu vazgeçilmez bir hazine niteliği taşıyor.
Ailesiyle birlikte 11 yaşındayken Amerikaya kaçan bir Çek mülteci olarak Madeleine, zorlu yaşam mücadelesinin öyküsünü bu kitapla okurlarına sunuyor. Bill Clintonun 8 yıllık başkanlık döneminde önce ABDnin BM Büyükelçisi, daha sonra da ABDnin ilk Bayan Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Madeleine Albright; Orta Doğudaki barış arayışlarından NATOnun Kosovadaki insani müdahalesine kadar son zamanların en dramatik olaylarına tüm gerçekliğiyle kitabında detaylı olarak yer veriyor. Václav Havel, Yaser Arafat, Ariel Şaron, Benjamin Netanyahu, Kral Hüseyin, Vladimir Putin, Slobodan Miloseviç ve Kim Jong-Il gibi önde gelen dünya liderleriyle her iki görevi süresince gerçekleştirdiği ve kimi zaman sıcak sohbetlere kimi zaman ise hararetli tartışmalara sahne olan buluşmalarını samimi bir dille aktarıyor. Hem bir akademisyen ve diplomat hem de bir kadın olarak yaşadıklarını açık yüreklilikle kitabına döken Albright, ailesinin Yahudi kökenli olduğunu, büyük baba ve büyük annelerinin Nazi toplama kamplarında öldüğünü yıllar sonra keşfedince yaşadığı şoktan uluslararası arenada verdiği mücadelelere kadar yaşamını tüm detaylarıyla gözler önüne seriyor. Gerek bir kişisel başarı hikayesi gerekse dönemin diplomatik gelişmelerine ışık tutacak bir kaynak olarak bu otobiyografi, Elips Kitapın Türk okurlarına sunduğu vazgeçilmez bir hazine niteliği taşıyor.