Suzanne De Brunhoffun da göstermiş olduğu gibi, Marxın parayı ele aldığı, onun para konusunda çalışan önde gelen yazarların yazdıklarını okuduğunu ve eleştirdiğini, parasal ekonomilerin önde gelen olgularına bilimsel açıklama getirdiğini göstermektedir. Bunun ötesinde, bu açıklama, yirminci yüzyıl para teorisinde hâkim olan durumlardan açık bir biçimde farklıdır ve belli tarihî olayların farklı açıklamasını ortaya koymaktadır. Bunun bir örneği, devletin para politikasının sermaye birikiminde krizleri yaratabilme ya da yumuşatabilme sorunudur. Keynesin soruna ilişkin olarak, para politikasının oldukça geniş sınırları içinde yatırım oranını değiştirebileceği ve derneşik talebi belirleyebileceği biçiminde ortaya koyduğu analiz, Marxın, para politikasının etkilerini para ve kredi alanıyla sınırladığı ve söz konusu politikanın temel etkisinin, kriz dönemlerinde sermayenin yoğunlaşması olarak gördüğü tartışma temelinde ulaştığımız varsayımla kesinlikle uyuşmamaktadır. Bu farklılıkları, istatistikî ve tarihî çalışmalarda tam anlamıyla kullanılabilecek bir biçimde ortaya koymak ve formüle etmek önemli bir teorik görevdir. Marxın para konusunda yazdıkları bir ön model olma özelliğini taşımaktadır ve bu teorik durumu bir dizi model biçiminde tam anlamıyla ifade etme noktasına getirmek bizim için gereklidir. De Brunhoffun bu kitaptaki çalışması, bu sorun üzerinde gerçekleştirilmiş ve bu konuda yapılacak daha öte çalışmalara temel teşkil edecek ilk paha biçilmez bir araştırmadır.
Suzanne De Brunhoffun da göstermiş olduğu gibi, Marxın parayı ele aldığı, onun para konusunda çalışan önde gelen yazarların yazdıklarını okuduğunu ve eleştirdiğini, parasal ekonomilerin önde gelen olgularına bilimsel açıklama getirdiğini göstermektedir. Bunun ötesinde, bu açıklama, yirminci yüzyıl para teorisinde hâkim olan durumlardan açık bir biçimde farklıdır ve belli tarihî olayların farklı açıklamasını ortaya koymaktadır. Bunun bir örneği, devletin para politikasının sermaye birikiminde krizleri yaratabilme ya da yumuşatabilme sorunudur. Keynesin soruna ilişkin olarak, para politikasının oldukça geniş sınırları içinde yatırım oranını değiştirebileceği ve derneşik talebi belirleyebileceği biçiminde ortaya koyduğu analiz, Marxın, para politikasının etkilerini para ve kredi alanıyla sınırladığı ve söz konusu politikanın temel etkisinin, kriz dönemlerinde sermayenin yoğunlaşması olarak gördüğü tartışma temelinde ulaştığımız varsayımla kesinlikle uyuşmamaktadır. Bu farklılıkları, istatistikî ve tarihî çalışmalarda tam anlamıyla kullanılabilecek bir biçimde ortaya koymak ve formüle etmek önemli bir teorik görevdir. Marxın para konusunda yazdıkları bir ön model olma özelliğini taşımaktadır ve bu teorik durumu bir dizi model biçiminde tam anlamıyla ifade etme noktasına getirmek bizim için gereklidir. De Brunhoffun bu kitaptaki çalışması, bu sorun üzerinde gerçekleştirilmiş ve bu konuda yapılacak daha öte çalışmalara temel teşkil edecek ilk paha biçilmez bir araştırmadır.