Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yıkıcı hayatlar. Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir. Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden büyütüp sevdiği, korumaya yazgılı olduğu bağlılıklar vardır. Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu. Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini, acısını, bir savaşı okuyacaksınız. Ne yazık ki kurmaca olmayan bir hayatın öyküsünü. Bir babaya, bu dizeleri yazdırmış bir hayatın.SabahlarıHasta uyanmanı istiyorumHastaysan eğerYaşıyorsun demektir. TADIMLIKSaat: 19:00 (akşamüstü)18. 12. 1990 SalıYarım saat önce okuldan geldik. Daha doğrusu yaklaşık 40-45 dakika falan oldu geleli. Yandım! Yarın ilk iki ders Türkçe, ve de yazılıyız. Gerçi Türkçe yazılısı pek zor olmaz fakat çok önemli bir yazılı. Önemli olmasının nedeni, eğer kötü bir not alırsam hocanın gözünden düşerim. Zaten bundan önceki yazılım 8di. Korhanla Şölenin çıktığını bütün okul biliyor. Şölen bugün toplantıdaydı. Tiyatro kolu öğretmeni gitar çaldı, Şölenin de ona eşlik etmesini istedi, fakat Şölen Aaa! Hocam saçmalamayın! dedi. Bir havalı, bir havalı aman havasını yesinler. Bugün de Şölen ve Korhan eve birlikte gidiyorlardı. Ben ve arkadaşlarım Korhana bir isim taktık. İsmi Korhan yerine Toni, daha doğrusu önce Koni idi. Fakat daha sonra Toni oldu. Şölenin takma ismi Kare. Kare.
Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yıkıcı hayatlar. Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir. Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden büyütüp sevdiği, korumaya yazgılı olduğu bağlılıklar vardır. Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu. Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini, acısını, bir savaşı okuyacaksınız. Ne yazık ki kurmaca olmayan bir hayatın öyküsünü. Bir babaya, bu dizeleri yazdırmış bir hayatın.SabahlarıHasta uyanmanı istiyorumHastaysan eğerYaşıyorsun demektir. TADIMLIKSaat: 19:00 (akşamüstü)18. 12. 1990 SalıYarım saat önce okuldan geldik. Daha doğrusu yaklaşık 40-45 dakika falan oldu geleli. Yandım! Yarın ilk iki ders Türkçe, ve de yazılıyız. Gerçi Türkçe yazılısı pek zor olmaz fakat çok önemli bir yazılı. Önemli olmasının nedeni, eğer kötü bir not alırsam hocanın gözünden düşerim. Zaten bundan önceki yazılım 8di. Korhanla Şölenin çıktığını bütün okul biliyor. Şölen bugün toplantıdaydı. Tiyatro kolu öğretmeni gitar çaldı, Şölenin de ona eşlik etmesini istedi, fakat Şölen Aaa! Hocam saçmalamayın! dedi. Bir havalı, bir havalı aman havasını yesinler. Bugün de Şölen ve Korhan eve birlikte gidiyorlardı. Ben ve arkadaşlarım Korhana bir isim taktık. İsmi Korhan yerine Toni, daha doğrusu önce Koni id... tümünü göster
Bir kitabı okurken bu kadar çok ağlayabileceğimi hiç düşünmemiştim...
Okuduğum ilk romanlardan biriydi. Ama yine de beni en çok etkileyen cümlelerden birini orda okumuştum ve yıllar geçmesine rağmen hala aklımdadır.
"Dağınık bir odada yaşanmışlık vardır. Ben düzeni severdim, al işte... "
Kızını kaybeden bir babanın cümlesiydi.
Mutlaka okuyun derim.
Sevgili Gons...
Gerçek bir hikaye olsada,pek de etkileyici bulmadım.Zaten kitap uzun bir süre kızın çıktığı erkeklerden,beğendiklerinden,hayallerinden(Amerika'da yaşamak,artist olmak,tanınmak vs vs...) bahsediyor.
'Sabahları hasta uyanmanı istiyorum
Hastaysan eğer yaşıyorsun demektir.'
Bütün etkileyiciliğini gencecik bir kızın trajedisinden alan, edebi açıdan özel bir değeri olmayan bir kitap. Kitabın böyle tehlikeli hastalıklarla mücadele eden insanların özellikle de gençlerin psikolojisini anlamak isteyenlerin okuması faydalı olur.
Okurken ağladığım bir kitap. Gerçeklik payı olmasından dolayı daha bir merakla okuyor insan.
Çok genç yaşta, herkesin veremeyeceği mücadeleleri vermiş bir kız. Ve hayata tutunma dönemi.
beni günlük tutmaya özendirebilen tek kişi, tek kitap.Çok güzeldi ve hüzünlüydü.Okuduğum ilk kalın kitaptı ve daha sonra hep kalın kitaplar okudum.Hayatımda bazı izler bıraktı, örneğin elime bakıyorum bazen morluk var mı diye.. Ne demek istediğimi kitabın sonunda anlayabilirsiniz..
Kitap başlarda sıkıcı ortalarda duygusal ve sonlarda daha güzel bitti... ve aniden bitti... sanki Burçak ölü ağzı gibi açılan kapıdan çıktı gitti
ortaokul zamanında okuduğum bir kitap o sıralar çıkmıştı bazı kişiler edebi değerinden bahsetmiş.kitap zaten böyle bir kaygı ile yazılmamış .ölmek üzere olan birinin .ölüceğini bilen birinin hayalleri umutları mücadelesi.ölmeden önce arkasında bir şeyler bırakma arzusu.okurken duygulanmıştım.ve gerçekten etkileyici bir kitap.en başta her şeyi ile gerçek
283 sayfa