¨¨¨¨
Nurdoğan Rigel; " Medya Ninnileri" adını verdiği çalışmasında "Medya, kişilerin beyinlerine binlerce imajı, görüntüyü naklediyor. Uyku ve iş zamanları dışında içine girdiğimiz bu dünya, aynı zamanda düşüncelerimize olduğu kadar hayallerimize de hükmediyor. Her şeyi genlere ayrıştırarak bizlere gerçekle düş arası yeni bir yaşam atmosferi sunuyor. Kendi tanrılarını medya, hepsine bir görev yüklüyor. " derken bizlere, çocukluk hayallerimizi kimlerin çaldığını, nasıl hayal kırıklığına uğradığımızın ipuçlarını veriyor.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi olan Doç. Dr. Nurdoğan Rigel, günümüz insanın komple olarak medya endüstrisinin elinde olduğunu savunuyor. "Gerçek yaşamın sıkıntılarını, düş dünyasının uyuşturan yumuşaklığında uyutuyor. Medya dünyası sanki bir marina. Herkese algılamasına ya da dalgalardan kaçışına uygun bir çekek yeri sunuyor."
Medyanın taşıyıcısı durumundaki yeni kültüre kitle kültürü adı veriliyor. Her şeyin standartlaştırıldığı ve tektipleştirildiği kitle kültüründe insanlar, hayatlarının başkaları tarafından formüle edildiği bir dünyada yaşamak durumunda bırakılıyor. Ve Rigel nasıl tembelleştirildiğimizi yüzümüze vuruyor.
"Okuması, seyretmesi, dinlemesi kolay mesajları çözümlemek için düşünce mekanizmamızı devreye sokmuyoruz. Ve masal dünyasının yumuşaklığını, her zaman gerçekliğin sert rüzgarına tercih ediyoruz. Bu psikolojik çözümlemenin bilincinde olan medya endüstrisi, hemen ardarda çizgi kahramanlar yaratmayı amaçlıyor. Öyle ki artık siyasi liderler de çizgi kahraman haline getiriliyor."
"Medya Ninnileri" bir bölümü kitap ve dergilerde yayınlanmış 17 makaleden oluşuyor.
Böyle bir çabanın içine girmesini yazar; "yeni soru işaretleri oluşturup, medyanın bizden almaya uğraştığı düşünce gücümüzü yeniden ele geçirme çabasına ivme kazandırmaktı. Bir diğer amacım da, daha önce olanak bulup yayınlayamadığım çalışmalarımın özetlerini, 23-73 yaş grubunda, "mış gibi" olma uğraşı içindekilerden korumak." cümleleriyle açıklıyor.
Ertuğrul Acar
¨¨¨¨
Nurdoğan Rigel; " Medya Ninnileri" adını verdiği çalışmasında "Medya, kişilerin beyinlerine binlerce imajı, görüntüyü naklediyor. Uyku ve iş zamanları dışında içine girdiğimiz bu dünya, aynı zamanda düşüncelerimize olduğu kadar hayallerimize de hükmediyor. Her şeyi genlere ayrıştırarak bizlere gerçekle düş arası yeni bir yaşam atmosferi sunuyor. Kendi tanrılarını medya, hepsine bir görev yüklüyor. " derken bizlere, çocukluk hayallerimizi kimlerin çaldığını, nasıl hayal kırıklığına uğradığımızın ipuçlarını veriyor.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi olan Doç. Dr. Nurdoğan Rigel, günümüz insanın komple olarak medya endüstrisinin elinde olduğunu savunuyor. "Gerçek yaşamın sıkıntılarını, düş dünyasının uyuşturan yumuşaklığında uyutuyor. Medya dünyası sanki bir marina. Herkese algılamasına ya da dalgalardan kaçışına uygun bir çekek yeri sunuyor."
Medyanın taşıyıcısı durumundaki yeni kültüre kitle kültürü adı veriliyor. Her şeyin standartlaştırıldığı ve tektipleştirildiği kitle kültüründe insanlar, hayatlarının başkaları tarafından formüle edildiği bir dünyada yaşamak durumunda bırakılıyor. Ve Rigel nasıl tembelleştirildiğimizi yüzümüze vuruyor.
"Okuması, seyretmesi, dinlemesi kolay mesajları çözümlemek için düşünce mekanizmamızı devreye sokmuyoruz. Ve masal dünyasının yumuşaklığını, her zaman gerçekliğin sert rüzgarına tercih ediyoruz. Bu psikolojik çözümlemenin bilincinde olan medya endüstrisi, hemen ardarda çi... tümünü göster
Karton Cilt, 236 sayfa
1993 tarihinde, Sistem Yayınları tarafından yayınlandı