8 Mayıs 1945 günü, İkinci Dünya Savaşının sonunda ateşkes ilan edildiği sırada, genç bir asker, elinde sahte belgelerle, doğduğu kente döner. Kent, bombalar altında yıkıntıya dönmüştür. Genç askerin aradığı, yiyecek, kalacak yer ve insandır. İnsanları bulur ama, bencillikle, Hıristiyanlığın çifte ahlak anlayışıyla bezenmiş olarak. Yıkıntılarda yaşayan, savaştan çıkmış insanları, erkekleri, kadınları, hatta çocukları...karaborsacıları, onların kurbanlarını, mültecileri ve bir biçimde yurtsuz kalmış insanları tanırız bu kitapta; savaşın ezdiği, ölmüş olmayı dileyen, ancak zamanla hayatı yeniden kabullenmeye cesaret edebilmiş insanları da; siyasal açıdan kendini sağlama almış, hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam eden insanları da. Bu kitapta savaşı anlatmadım, der Heinrich Böll. Karaborsa ve kokuşmuşluk cenneti olan savaş sonrası dönemi de. Ben yalnızca o günlerin insanlarını, çektikleri açlığı, acıları anlatmak istedim; bir de bir aşk hikâyesini. Savaştan yurduna dönerken bu dünyada yurt diye bir şey olmadığını bilen bir kuşağın suskunluğuna uygun düşen temiz, ama güç bir aşkın hikâyesi bu. Heinrich Böllün ölümünden sonra terekesi içinde bulunan ve Almanyada ilk kez 1992 yılında yayınlanan Melek Sustu, geçerliliğini, savaşı yaşamış her yerde koruyan bir roman.
8 Mayıs 1945 günü, İkinci Dünya Savaşının sonunda ateşkes ilan edildiği sırada, genç bir asker, elinde sahte belgelerle, doğduğu kente döner. Kent, bombalar altında yıkıntıya dönmüştür. Genç askerin aradığı, yiyecek, kalacak yer ve insandır. İnsanları bulur ama, bencillikle, Hıristiyanlığın çifte ahlak anlayışıyla bezenmiş olarak. Yıkıntılarda yaşayan, savaştan çıkmış insanları, erkekleri, kadınları, hatta çocukları...karaborsacıları, onların kurbanlarını, mültecileri ve bir biçimde yurtsuz kalmış insanları tanırız bu kitapta; savaşın ezdiği, ölmüş olmayı dileyen, ancak zamanla hayatı yeniden kabullenmeye cesaret edebilmiş insanları da; siyasal açıdan kendini sağlama almış, hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam eden insanları da. Bu kitapta savaşı anlatmadım, der Heinrich Böll. Karaborsa ve kokuşmuşluk cenneti olan savaş sonrası dönemi de. Ben yalnızca o günlerin insanlarını, çektikleri açlığı, acıları anlatmak istedim; bir de bir aşk hikâyesini. Savaştan yurduna dönerken bu dünyada yurt diye bir şey olmadığını bilen bir kuşağın suskunluğuna uygun düşen temiz, ama güç bir aşkın hikâyesi bu. Heinrich Böllün ölümünden sonra terekesi içinde bulunan ve Almanyada ilk kez 1992 yılında yayınlanan Melek Sustu, geçerliliğini, savaşı yaşamış her yerde koruyan bir roman.
202 sayfa