Savaşlar ve çatışmalar, etnik gruplar arasındaki kadim düşmanlıklara bağlanır genellikle. Böylelikle etnik kimlikler ve kategoriler, tarihten ve toplumsal gelişmelerden koparılarak değişmez özlere indirgenir. Cynthia Cockburn Mesafeyi Aşmakta, bu basmakalıp yaklaşıma ve köklü önyargılara meydan okuyarak harekete geçen kadınların mücadelelerini inceliyor. Kuzey İrlandada, Filistin/İsrailde ve Bosnada yürütülen projeler üzerinde odaklanan kitap, sıradan diye nitelenen kadınların barış ortamı yaratmaya yönelik cesur girişimlerine ışık tutuyor: Kuzey İrlandalı Katolikler ile Protestanlar, Filistinliler ile İsrailli Yahudiler ve Bosnada Müslümanlar ile diğer kesimler arasında köprü kurma süreçlerine ilişkin anlatılanlar gerçekten etkileyici. Söz konusu ülkelerdeki çatışmaları tarihsel bir bağlama yerleştiren Cockburn, kadınların kadınlar için hayata geçirdikleri projeleri değerlendirirken, uluslararası kadın dayanışmasının rolünü irdeliyor. Bu projelerde yer alan kadınların, katıldıkları bir ortak atölye çalışmasıyla birbirlerine (ve araştırmacıya) öğrettikleri de, son derece ilgi çekici. Mesafeyi Aşmakın ufuk açıcı yönlerinden biri de, kimlik, iktidar ilişkileri, çatışma, cemaat sınırları üzerine derinlikli kuramsal tartışmalar ile eylemler arasındaki etkileşimi çarpıcı bir biçimde göstermesi. Yaşanan bütün trajedilere rağmen sürdürülen barış mücadelesinin zengin deneyimlerini ve kazanımlarını sergileyen, insana umut veren bir kitap bu.
Savaşlar ve çatışmalar, etnik gruplar arasındaki kadim düşmanlıklara bağlanır genellikle. Böylelikle etnik kimlikler ve kategoriler, tarihten ve toplumsal gelişmelerden koparılarak değişmez özlere indirgenir. Cynthia Cockburn Mesafeyi Aşmakta, bu basmakalıp yaklaşıma ve köklü önyargılara meydan okuyarak harekete geçen kadınların mücadelelerini inceliyor. Kuzey İrlandada, Filistin/İsrailde ve Bosnada yürütülen projeler üzerinde odaklanan kitap, sıradan diye nitelenen kadınların barış ortamı yaratmaya yönelik cesur girişimlerine ışık tutuyor: Kuzey İrlandalı Katolikler ile Protestanlar, Filistinliler ile İsrailli Yahudiler ve Bosnada Müslümanlar ile diğer kesimler arasında köprü kurma süreçlerine ilişkin anlatılanlar gerçekten etkileyici. Söz konusu ülkelerdeki çatışmaları tarihsel bir bağlama yerleştiren Cockburn, kadınların kadınlar için hayata geçirdikleri projeleri değerlendirirken, uluslararası kadın dayanışmasının rolünü irdeliyor. Bu projelerde yer alan kadınların, katıldıkları bir ortak atölye çalışmasıyla birbirlerine (ve araştırmacıya) öğrettikleri de, son derece ilgi çekici. Mesafeyi Aşmakın ufuk açıcı yönlerinden biri de, kimlik, iktidar ilişkileri, çatışma, cemaat sınırları üzerine derinlikli kuramsal tartışmalar ile eylemler arasındaki etkileşimi çarpıcı bir biçimde göstermesi. Yaşanan bütün trajedilere rağmen sürdürülen barış mücadelesinin zengin deneyimlerini ve kazanımlarını sergileyen, insana umut veren bir kitap bu.