Neyi aşk kulağıyla dinleyen kimse onun giz âlemini algıla¬ya¬bilir. Neyin delikleri (makam perdeleri) bizim sır perdelerimizi yırtmıştır. Nasıl ki ney çalındığında onun sesini gizlemek müm¬kün değildir, Allah aşığı da müzik dinlediğinde veya Onu an¬dı¬ğında gizlenemez. Ahı ve feryadı duyulur. Ney âşıklar için pan¬zehir yani teselli edicidir ve âşık olmayanlar için ise zehir gibi yani aşkı aşılayıcıdır. Neyin önerdiği aşk yolu basit bir yol değildir aksine tehlikeli ve fedakârlık isteyen yoldur, tıpkı Mecnunun aşk yolu gibi. Mecazî aşkı anlamak için dünyalık akıldan (akl-ı cüz¬den) evrensel akla (akl-ı küle) geçmek lazımdır. O zaman insan de¬nizdeki balık gibi Allah aşkına doymaz ve her an yeni âlemleri (tecellileri) seyreder durur. Bu anlattıklarımı ancak olgunlaşmış (ilahi aşkı içinde hisseden) kişi anlayabilir. Anlamayanlara ise sözü kesip, selam verip geçmek lazım zira onların aklı henüz ilâhî sırları anlayacak düzeyde değildir.İnanç konusunda taklit ve delilleri arayanlar, kimi kez şüp¬he yüzünden derin kuyuya düşerler. Delil arayanların ayakları tah¬tadandır ve bu türlü ayaklar sert (ve hissiz )oldukları için tem¬kinli olamazlar. Bizim bilincimiz geçmiş olaylara dayanır oysaki geçmişi ve geleceği Tanrı perdelemiştir. Bu perdeleri yak, yok et ve neyin düğümleri gibi onlara saplanıp kalma. Neyin düğüm¬leri çözülünce ve o bir sırdaş çalgıcıya kavuşunca ses vermeye başlar (sırları ortaya koyar) (MI / 2125-2203).
Neyi aşk kulağıyla dinleyen kimse onun giz âlemini algıla¬ya¬bilir. Neyin delikleri (makam perdeleri) bizim sır perdelerimizi yırtmıştır. Nasıl ki ney çalındığında onun sesini gizlemek müm¬kün değildir, Allah aşığı da müzik dinlediğinde veya Onu an¬dı¬ğında gizlenemez. Ahı ve feryadı duyulur. Ney âşıklar için pan¬zehir yani teselli edicidir ve âşık olmayanlar için ise zehir gibi yani aşkı aşılayıcıdır. Neyin önerdiği aşk yolu basit bir yol değildir aksine tehlikeli ve fedakârlık isteyen yoldur, tıpkı Mecnunun aşk yolu gibi. Mecazî aşkı anlamak için dünyalık akıldan (akl-ı cüz¬den) evrensel akla (akl-ı küle) geçmek lazımdır. O zaman insan de¬nizdeki balık gibi Allah aşkına doymaz ve her an yeni âlemleri (tecellileri) seyreder durur. Bu anlattıklarımı ancak olgunlaşmış (ilahi aşkı içinde hisseden) kişi anlayabilir. Anlamayanlara ise sözü kesip, selam verip geçmek lazım zira onların aklı henüz ilâhî sırları anlayacak düzeyde değildir.İnanç konusunda taklit ve delilleri arayanlar, kimi kez şüp¬he yüzünden derin kuyuya düşerler. Delil arayanların ayakları tah¬tadandır ve bu türlü ayaklar sert (ve hissiz )oldukları için tem¬kinli olamazlar. Bizim bilincimiz geçmiş olaylara dayanır oysaki geçmişi ve geleceği Tanrı perdelemiştir. Bu perdeleri yak, yok et ve neyin düğümleri gibi onlara saplanıp kalma. Neyin düğüm¬leri çözülünce ve o bir sırdaş çalgıcıya kavuşunca ses vermeye başlar (sırları ortaya koyar) (MI / 2125-2203).
Mevlanayı farklı bir bakış açısıyla anlatılmış, pek beğenmedim.