Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Küçük bir sokağa sığdırılan karakterler ve bizi biz yapan her duygu öyle güzel işlenmiş ki kitapta...Şeyh Derviş, Zaita , aşkı Hamide için her şeyi göze alan Abbas , kahveci Kirşa , ümmü hamide ve üvey kızı -para hırsı olan; zengin bir koca bulma umuduyla yanıp tutuşan ve Abbas ile nişanlı- Hamide hızlı gelişen olaylarla bizlere 1940'lı yıllardaki Mısır'ı anlatıyorlar...
Hep merak ettiğim, zamanında nobel ödülünü almış kitap. Pek bir şey kazandırmasa da, elinizden bırakamayacağınız sürükleyici bir kitaptı. Kısaca, Kahire'nin bir sokağında sokak sakinlerinin hayatını anlatıyor. Sonu beklenmedikti.
Yazarın okuduğum tek kitabı. Midak isimli fakir bir sokakta yaşayan insanların hayatından bir kesit anlatıyor kitap. Dil çok yalın, çok sıradan, hikaye çok yalın, çok sıradan, karakterler çok ama çok sıradan. Peki bunlar eleştiri mi? Değil işte! İsteseydi yazar karakterlere daha fazla odaklanırdı ve ilginç malzemeler verebilecek en az 3 karakter vardı bana göre kitapta. Ama Necip Mahfuz belli ki bize birilerini değil de bir yeri sokağı anlatmak istemiş ya da benim anladığım şey doğruysa eğer, yaşamı. Sokak ve orada olan olaylar, bu dünyanın küçük bir özeti aslında. Para peşinde koşanı da var, ahlaki değerlerde yoksun olanı da; toplum için yaşayanı da var, salt kendi çıkarı uğruna yaşayanı da. Aşka, Allah' a inananı da var, inanmayanı da ya da inandığını söyleyip sonra da yokmuş gibi davrananı da. Ve hepsi öyle ya da böyle bir mücadelenin bir savaşın içinde kendi inandığı değerler uğruna.
İşte ben bu yüzden sevdim kitabı. Tek bir karakterin analizine girip de enteresan bir kitap yaratmayı denemek yerine doğunun her coğrafyasında olabilecek sıradan bir sokağı, hiç süslemeden olduğu gibi anlattığı için sevdim. Nobeli olan doğulu bir yazardan bahsediyorsak eğer elbette oryantalist(doğuya batılı bir gözle bakma denebilir, hatta ufaktan bir aşağılama,hor görme de denebilir) bir tavrı olduğunu kabul etmek gerekiyor en başta ama yine de gerçek olandan daha farklı hiçbir şey yazdığını düşünmüyorum ben Necip Mahfuz' un. Anlattığı Sokağı bilmiyorum ama benzer sokakların (Semih Oktay da aynen bunu demişti ona bu kitabı okuduğumu söylediğimde) bu ülkede, hatta bu ülkenin her şehrinde görülebileceğini biliyorum. Yine kitaptaki karakterlerin her cümlelerinde Allah kelimesini kullanmaları ama her eylemlerinde sanki o yokmuş gibi davranmaları da direkt bizim ülkemizin insanlarını anımsamama neden oldu.
Dediğim gibi yazarın okuduğum ilk romanı ve tek olarak da kalır muhtemelen. Çünkü çok fazla kitap var dünyada ve ben bir yazara çok fazla zaman ayrılmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Eminim ki bu adamın bundan çok daha iyi kitapları vardır ama kesinlikle ben bu kitabını da sevdim, beğendim diyebilirim.
Klasik bir hikaye olabilir. Bir sokak var sokağın içinde yaşayan insanlar ...Kimi dürüst kimi o.. kimi Allah'a yakın kimi hırsız. İlk 10 sayfa insan ve sokak tasviri zaten ama kalan tam bir şenlik. Kendinizi bir film izliyor havasına girmiş hissediyorsunuz. Necip Mahfuz Mısırlı bir yazar. Arap dünyasının en büyük yazarı olarak görülüyor. Türk sineması tadında diyeceğim ama filmi de çevrilmiş zaten.
Dili nobel yazarı olduğunu belli ediyor ama kitap için onu söyleyemeyeceğim.Bir sokakta bu sokakta yok yok:)Yine de güzeldi bir şey kaybetmezsiniz:)
Karton Cilt
Sabah Yayınevi tarafından yayınlandı