Erik Jan Zürcherin Millî Mücadelede İttihatçılık adlı kitabı, millî mücadelede İttihatçıların rolünün resmî tarihte yansıtıldığından çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmasına İzmir suikasti davalarını çıkış noktası olarak alan Zürcher, 1926da, yani İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshettikten tam sekiz yıl sonra İttihatçıların neden hâlâ tehlikeli sayılarak siyasal bir temizlik hareketine girişildiğini sorguluyor. Çalışmanın temellendiği varsayım, İttihatçıların Kurtuluş Savaşının dayandığı insan ve örgüt malzemesini oluşturduğu ve İttihat ve Terakkinin 1918de kapatılmasına rağmen İttihatçı kadroların faaliyetlerini ve mücadelelerini bundan sonra da çeşitli biçimlerde sürdürdükleri... Birinci Dünya Savaşı sona ererken İttihatçı liderlerin ülkeden ayrılmadan önce Anadoluda direnişin başlatılması için çeşitli hazırlıklar yapılması direktifleri verdiğine dikkat çeken yazar, mütarekenin hemen ardından hızla oluşan müdafaa-ı hukuk örgütlenmelerindeki İttihatçı etkisini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Özellikle Kara Kemal ve Kara Vasıfın Karakol Cemiyetinin bugüne kadar göz ardı edilen çok önemli faaliyetlerde bulunduğunu gösteriyor. 1921de Enver Paşanın yurda dönme girişimleri üzerinde de duran Zürcher, Mustafa Kemalin yalnız yabancı devletlere ve padişah hükümetine karşı değil, aynı zamanda millî hareket içindeki ciddi rakipleriyle de mücadele ettiğini savunuyor. Kitapta Mustafa Kemalin İttihatçılarla ilişkisi 1905-1926 dönemini kapsayacak şekilde anlatılıyor. İttihatçılar ile Kemalistler diye bir ayrım yapmanın doğru olmadığını ileri süren yazar, bu aralarındaki rekabetin bir iç mücadele niteliği taşıdığını ileri sürerek, kimin kimi kullandığı konusunda kafamızda en azından soru işaretleri doğmasını sağlıyor. İlk yayınlandığı 1987den beri çeşitli tartışmalara kaynaklık eden bu eser, Türkiye üzerine tarih yazımındaki kalıplaşmış yargıları kırmaya çalışıyor.
Erik Jan Zürcherin Millî Mücadelede İttihatçılık adlı kitabı, millî mücadelede İttihatçıların rolünün resmî tarihte yansıtıldığından çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmasına İzmir suikasti davalarını çıkış noktası olarak alan Zürcher, 1926da, yani İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshettikten tam sekiz yıl sonra İttihatçıların neden hâlâ tehlikeli sayılarak siyasal bir temizlik hareketine girişildiğini sorguluyor. Çalışmanın temellendiği varsayım, İttihatçıların Kurtuluş Savaşının dayandığı insan ve örgüt malzemesini oluşturduğu ve İttihat ve Terakkinin 1918de kapatılmasına rağmen İttihatçı kadroların faaliyetlerini ve mücadelelerini bundan sonra da çeşitli biçimlerde sürdürdükleri... Birinci Dünya Savaşı sona ererken İttihatçı liderlerin ülkeden ayrılmadan önce Anadoluda direnişin başlatılması için çeşitli hazırlıklar yapılması direktifleri verdiğine dikkat çeken yazar, mütarekenin hemen ardından hızla oluşan müdafaa-ı hukuk örgütlenmelerindeki İttihatçı etkisini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Özellikle Kara Kemal ve Kara Vasıfın Karakol Cemiyetinin bugüne kadar göz ardı edilen çok önemli faaliyetlerde bulunduğunu gösteriyor. 1921de Enver Paşanın yurda dönme girişimleri üzerinde de duran Zürcher, Mustafa Kemalin yalnız yabancı devletlere ve padişah hükümetine karşı değil, aynı zamanda millî hareket içindeki ciddi rakipleriyle de mücadele ettiğini savunuyor. Kitapta Mustafa Kemalin İttihatçılarla ilişkisi 1905-1926 dönemini kapsayacak şekilde anlatılıyor. İtti... tümünü göster
Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayıp 1926'ya kadar olan süreçte İTC (İttihat ve Terakki Cemiyeti) içerisindeki olayları tarafsız bir şekilde anlatan güzel bir kitap. Ayrıca yazar Erik Jan Zürcher, İstanbul'da uzun süre yaşamış birisi yani bu da tarafsız olmasında önemli bir etken. Bir sürü kaynaktan yararlanılarak yazılmış olan bu eseri herkese tavsiye ederim.