Mimar Olmak adlı kitabında Nafi Çil, duyarlı bir gözlem içinde gençliğini, mimar olmak için gittiği Güzel Sanatlar Akademisinde geçen yıllarını, mimar olarak mezun olduktan sonraki yaşamını yaratma etkinliği içinde anlatıyor. Ayrıca çağdaş mimariyi ve çağımız mimarisi içinde Türkiyede uygulanan mimarlığı, mimarlık eğitimi veren okulları ve felsefi bir düşünce disiplini içinde mimarlık tarihinde yer alan çağdaş mimarinin yerini özgün bir görüşle, sanatçı kişiliği içinde ve büyük bir duyarlılıkla inceliyor.
Nafi Çil orta ve lise yıllarından Güzel Sanatlar Akademisinde mimarlık eğitimine başlayana kadar, kendini bir ressam olarak yaşadı. Tutkulu sanatçı kişiliği ile mimarlık eğitimi, zengin ve geniş bir akademik çevre içinde geçti. Ayrıca büyük bir disiplin içinde ressam dostlarıyla gerçekleşen resim çalışmaları, ressamlığını daha da geliştirdi.
O yıllardan bugünlere gelindiğinde Ben mimar olmadan önce ressamdım diyen Nafi Çil, mimarlık eğitimi ve sonraki yıllarında mimar olmanın coşkusu ve de bilinci ile resim sanatıyla mimarisini, mimarisiyle de resim sanatını etkileşim sınırları içinde karşılıklı olarak estetik ve düşünsel alanlarda zenginleştirdi. 20. yyda ve günümüzde, yaratma edimi içinde yer alan sanatçıların ve gerçekleşen sanat yapıtlarının, sanat felsefesinden yoksun bir etkinlik içinde sadece praksis düzeyinde gerçekleşmesi, bir sanatçı olarak Nafi Çili kaygılandırıyor. Çünkü sanat bir kültür fenomenidir. Böyle bir fenomeni 18. yüzyıldan bu yana ciddi bir sorun olarak ele alan bir bilim vardır ve bu da felsefedir; sanat felsefesidir. Bugün çağımız sanatı, kendine özgü bir düşünsel etkinlik içinde yer almayı gerekli görüyor, yalnız sanat yapıtı ortaya koymakla yetinmeyip aynı zamanda bu yapıtların temel - düşünsel niteliğini, genelde sanatın estetik teorisini de ortaya koymak zorunluluğunu duyuyor. Bu nedenle de her yaratma edimi için estetik - pratikin estetik - teori ile birlikte gitmesi, çağımıza özgü bir nitelik taşıyor.
Mimar Olmak adlı kitabında Nafi Çil, duyarlı bir gözlem içinde gençliğini, mimar olmak için gittiği Güzel Sanatlar Akademisinde geçen yıllarını, mimar olarak mezun olduktan sonraki yaşamını yaratma etkinliği içinde anlatıyor. Ayrıca çağdaş mimariyi ve çağımız mimarisi içinde Türkiyede uygulanan mimarlığı, mimarlık eğitimi veren okulları ve felsefi bir düşünce disiplini içinde mimarlık tarihinde yer alan çağdaş mimarinin yerini özgün bir görüşle, sanatçı kişiliği içinde ve büyük bir duyarlılıkla inceliyor.
Nafi Çil orta ve lise yıllarından Güzel Sanatlar Akademisinde mimarlık eğitimine başlayana kadar, kendini bir ressam olarak yaşadı. Tutkulu sanatçı kişiliği ile mimarlık eğitimi, zengin ve geniş bir akademik çevre içinde geçti. Ayrıca büyük bir disiplin içinde ressam dostlarıyla gerçekleşen resim çalışmaları, ressamlığını daha da geliştirdi.
O yıllardan bugünlere gelindiğinde Ben mimar olmadan önce ressamdım diyen Nafi Çil, mimarlık eğitimi ve sonraki yıllarında mimar olmanın coşkusu ve de bilinci ile resim sanatıyla mimarisini, mimarisiyle de resim sanatını etkileşim sınırları içinde karşılıklı olarak estetik ve düşünsel alanlarda zenginleştirdi. 20. yyda ve günümüzde, yaratma edimi içinde yer alan sanatçıların ve gerçekleşen sanat yapıtlarının, sanat felsefesinden yoksun bir etkinlik içinde sadece praksis düzeyinde gerçekleşmesi, bir sanatçı olarak Nafi Çili kaygılandırıyor. Çünkü sanat bir kültür fenomenidir. Böyle bir fenomeni 18. yüzyıldan bu yana ciddi bir sorun olarak... tümünü göster