Nibel Genç, cezaevinde yirmi küsur yılını geride bırakmış siyasi kadın mahpuslardan. “Az kaldı”, demişti bana Bakırköy Cezaevi’ndeki koğuşun avlusunda birlikte volta atarken, pardon yürürken, “yalnızca yedi yıl”. Bu sözün olası etkisini fazlasıyla seziyor elbette. Zaten esasen sözler dünyasının insanı o. Adını, “Kıyıya Vuran Dalgalar” adlı ortak kitaptan hatırlayabilirsiniz.
“Mısır Koçanlarını Kızartan Koku” Nibel Genç’in ilk romanı. Bir bütünlük içinde olduğu kadar, ayrı öyküler halinde de okunabilen bir roman, postmodern sıfatını akla getirecek tarzda. Gerçekliğin içine gerçeküstücülüğü çeşitli muzip, sürpriz yaratan dozlarıyla yerleşiyor. Hoş bir biçimde naif. İçerisiyle dışarısıyla her tür cezaevini büyük bir rahatlıkla aşan bir düş gücünün söylemiyle. Sizi olayların değil, sözün dünyasında tutmaya çalışıyor. Daha doğrusu, çalışır görünüyor; perdenin önünde böyle bir görüntü var...
Nibel Genç yalnızca edebiyatın değil, düşünce ve araştırma ürünlerinin de has bir okuru. Öyle ki, başvuru kaynakları açısından kıtlık çekilen cezaevi koğuşunda ayaklı kütüphane olarak hatırı sayılır bir işlev görüyor. Bu bellek ve dolayım ustasının ilk romanını bir kez daha, bu kez matbaadan çıkmış haliyle okuyabileceğim için sevinçliyim.
-Necmiye Alpay-
“Ben romanı olmayan bir roman karakteriyim.” Mısır Koçanlarını Kızartan Koku, bu cümleyle bitiyor. Yazarı, romana konu edilen coğrafyayı/halkı ve metnin bir bütün olarak kendisini ifade eden final cümlesi, çok katmanlı yapısıyla bir metnin son cümlesinden çok, başka metin/hikayelere açılan bir başlangıç cümlesini de andırıyor.
Nibel Genç’in ilk romanı Mısır Koçanlarını Kızartan Koku, hayli iddialı bir kitap. Kitabı oluşturan 15 öykü, birbirinden bağımsız olarak da okunabileceği gibi, nihayetinde öykülerin birbirine bağlanmasıyla romana dönüşüyor. Yani okuru 15 öyküden oluşan sürükleyici bir roman bekliyor.
Yazar, gerçekliği olduğu gibi anlatmak yerine, onu büyülü gerçekçi bir dille yeniden tasarlarken, metni fantastik bir dille değil, masalların ve çocukların dünyasını iç içe geçirerek, masallara düş, gerçekliğe masal katarak oluşturuyor. Gerçeklik öyle acıtıcı ki, yaşayanlar bile, bütün anlamları yok eden şiddete karşı kendi dünyalarını masallara, düşlere, dağlara, ziyaretlere, sandıklara, muskalara, defterlere, fotoğraflara, heybelere emanet ederek korumaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca ölüm değil, masallar gerçek oluyor, düşlerde dilekler kabul oluyor, dağ dile gelip nehir coşuyor. Hayat, sarı boncuklu bir tülbentte, keçi kılından bir heybede, sağ köşesi kırık siyah bir kasette, koçer bir muskada, dudakları eğri dikilmiş bir bez bebekte kendini sonsuza dek saklıyor.
Nibel Genç söz ustası bir yazar. Mısır Koçanlarını Kızartan Koku, yakıp kavuran ezici gerçeklikle insanın mücadelesini, insandan geriye kalanla bütün bunlardan insana kalanı da yüzleştirerek anlatırken, edebiyatımızdaki en iddialı post modern yazın örneklerinden birini ortaya koyuyor.
Nibel Genç, cezaevinde yirmi küsur yılını geride bırakmış siyasi kadın mahpuslardan. “Az kaldı”, demişti bana Bakırköy Cezaevi’ndeki koğuşun avlusunda birlikte volta atarken, pardon yürürken, “yalnızca yedi yıl”. Bu sözün olası etkisini fazlasıyla seziyor elbette. Zaten esasen sözler dünyasının insanı o. Adını, “Kıyıya Vuran Dalgalar” adlı ortak kitaptan hatırlayabilirsiniz.
“Mısır Koçanlarını Kızartan Koku” Nibel Genç’in ilk romanı. Bir bütünlük içinde olduğu kadar, ayrı öyküler halinde de okunabilen bir roman, postmodern sıfatını akla getirecek tarzda. Gerçekliğin içine gerçeküstücülüğü çeşitli muzip, sürpriz yaratan dozlarıyla yerleşiyor. Hoş bir biçimde naif. İçerisiyle dışarısıyla her tür cezaevini büyük bir rahatlıkla aşan bir düş gücünün söylemiyle. Sizi olayların değil, sözün dünyasında tutmaya çalışıyor. Daha doğrusu, çalışır görünüyor; perdenin önünde böyle bir görüntü var...
Nibel Genç yalnızca edebiyatın değil, düşünce ve araştırma ürünlerinin de has bir okuru. Öyle ki, başvuru kaynakları açısından kıtlık çekilen cezaevi koğuşunda ayaklı kütüphane olarak hatırı sayılır bir işlev görüyor. Bu bellek ve dolayım ustasının ilk romanını bir kez daha, bu kez matbaadan çıkmış haliyle okuyabileceğim için sevinçliyim.
-Necmiye Alpay-
“Ben romanı olmayan bir roman karakteriyim.” Mısır Koçanlarını Kızartan Koku, bu cümleyle bitiyor. Yazarı, romana konu edilen coğrafyayı/halkı ve metnin bir bütün olarak kendisini ifade eden final cümlesi, çok katmanlı yapısıyla bi... tümünü göster
Karton Cilt, 1. baskı, 192 sayfa
2017 tarihinde, Nota Bene Yayınları tarafından yayınlandı