Biz şuna kaniiz ki, bir millet eğer tarihini bilmiyorsa, tarihi yanlış öğretiliyor ve bilerek başka bir istikamete sevkediliyorsa, o millet için çöküş mukadderdir. Pek geriye değil, yüz yıl evveline dönüp baktığımız vakit, Türk devletinin, Osmanlı adı altında dünya siyasi haritasında işgal ettiği yerleri dehşet ve ibretle görürüz. Üç kıtaya yayılmış devasa bir imparatorluktan, dünyanın en kudretli iki donanmasından birisine sahip olduktan, dünyanın en modern harp tekniğine göre hazırlanmış ve devrinin bütün askeri otoritelerinin gıptasını çekmiş kudretli bir orduya sahip bir devletten geride kalanlarla meydana gelmiş küçük bir devlet durumuna nasıl indirildiğimizi anlamak cidden pek zordur. Aklın ve idrakin reddetmeye daima meyyal bulunduğu bir anlama keyfiyetini, derinlemesine inmedikçe, Osmanlı ciddi surette tedkik edilmedikçe tesbit etmek asla mümkün değildir. Biz, işte bu anlama keyfiyetini yerine getirmek için bu tecrübeyi yaptık ve Sultan Abdülaziz Hanın katli hadisesini ele eldık; zira, bu mevzu üzerinde, Türk milletinin salahiyetli bildiği zevatın hemen hepsinin yazdıkları, birbirlerinin devamı veya teyidi mahiyetinde olarak, daima bir istikamette gelişmiş ve hepsi bir noktada ittifak etmişlerdir: Sultan Abdülaziz katledilmiştir, intihar etmemiştir.
Biz şuna kaniiz ki, bir millet eğer tarihini bilmiyorsa, tarihi yanlış öğretiliyor ve bilerek başka bir istikamete sevkediliyorsa, o millet için çöküş mukadderdir. Pek geriye değil, yüz yıl evveline dönüp baktığımız vakit, Türk devletinin, Osmanlı adı altında dünya siyasi haritasında işgal ettiği yerleri dehşet ve ibretle görürüz. Üç kıtaya yayılmış devasa bir imparatorluktan, dünyanın en kudretli iki donanmasından birisine sahip olduktan, dünyanın en modern harp tekniğine göre hazırlanmış ve devrinin bütün askeri otoritelerinin gıptasını çekmiş kudretli bir orduya sahip bir devletten geride kalanlarla meydana gelmiş küçük bir devlet durumuna nasıl indirildiğimizi anlamak cidden pek zordur. Aklın ve idrakin reddetmeye daima meyyal bulunduğu bir anlama keyfiyetini, derinlemesine inmedikçe, Osmanlı ciddi surette tedkik edilmedikçe tesbit etmek asla mümkün değildir. Biz, işte bu anlama keyfiyetini yerine getirmek için bu tecrübeyi yaptık ve Sultan Abdülaziz Hanın katli hadisesini ele eldık; zira, bu mevzu üzerinde, Türk milletinin salahiyetli bildiği zevatın hemen hepsinin yazdıkları, birbirlerinin devamı veya teyidi mahiyetinde olarak, daima bir istikamette gelişmiş ve hepsi bir noktada ittifak etmişlerdir: Sultan Abdülaziz katledilmiştir, intihar etmemiştir.
520 sayfa