Edebiyat, güzel sanatların en önemli dallarından biridir. Geniş anlamda yazılı her çeşit eser; dar anlamda ise yalnız sanat amacıyla yazılmış eserler edebiyat çerçevesinde değerlendirilir. İnsanda estetik duyguyu heyecana getirecek değerde şiir, roman, hikâye, tiyatro gibi nazım ve nesir halindeki sanat eserlerinin tümüne; bu sanat eserlerini inceleyen bilime; bu bilimi konu olarak ele alan her çeşit neşriyata da edebiyat denir. Edebi eser ise asıl malzemesi kelimeler olan ve okununca, dinlenince, söylenince insanda özel bir duygu dünyası oluşturan bir bütünlüktür. Edebi eserlerin incelenmesi, eserin zevk ve merak duygusuyla okunmasından elbette farklıdır. Edebi eserin metodolojik olarak tahlili eseri estetik bir zevk alarak belleğe yerleştirmeden farklı bir yöntemi içerir. Ancak eserlerin incelenmesi bir sonraki edebi eserden daha fazla edebi zevk alınması için yapılır. Her edebi eserin bir mesajı, algısı, dönemi, sunumu ve sanatkârı vardır. Edebi eser veya eserler incelenirken bu unsurlar tek tek ayrılarak bazen de birleştirilerek ele alınır. Sanatkârın yaşamı, duygu ve düşünce dünyası, edebiyat anlayışı, hayatı algılayışı değerlendirilerek başkalarından ayrılan yönleri veya başkalarına benzeyen yönleri tespit edilir. Bu çalışmaların yapılmasının asıl amacı sanatkârı ve sanat eserini birleştirmektir. Bazen sanatçının yarattığı bir kahraman sanatçının önüne geçmektedir; bir filmin kahramanı dillerde dolaşırken filmin senaryosunu yazan sanatçı hiçe sayılmaktadır. Bu çalışmalar sanat eserinin hangi anlayışla, teknikle, ruh dünyasıyla yazıldığını
ortaya çıkarırken sanatçının sanat eseriyle etkileşimini, birleşimini de ortaya koymaktadır.
Biz de bu çalışmamızda son dönem edebiyatçılarımızdan çok yönlü bir sanatçı olan Mustafa Miyasoğlu‟nun romanlarını inceledik. Miyasoğlu, edebiyatın farklı türlerinde (roman, şiir, hikâye, tiyatro…) eser vermiştir; ancak daha çok romanlarıyla ün kazanmıştır. İlk romanını 1975 yılında yayımlayan Miyasoğlu‟nun romanlarının sayısı beşe (2006) ulaşmıştır.
“Mustafa Miyasoğlu‟nun Romanları ve Romancılığı” adını taşıyan bu çalışmada asıl olarak beş kitaptan oluşan romanlarını incelemeye çalıştık. Çalışmamız, giriş ve sonuç bölümü hariç, üç temel bölümden oluşmuştur. Bu temel bölümlerin de konunun ve anlatımın bir gereği olarak alt bölümleri oluşmuştur.
Çalışmamızda giriş bölümünde ilk olarak genel bir değerlendirme yaptık. Daha sonra birinci bölümde Mustafa Miyasoğlu‟nun hayatını, edebi kişiliğini ve eserlerini inceledik. Roman dışındaki edebi çalışmalarını da tanıtmaya çalıştık. Miyasoğlu’nun romanlarını incelerken romanın temel unsurları olan olay örgüsü, bakış açısı, kişileştirme ve kişi kadrosu, mekân, zaman, içerik gibi özellikleri birer birer ele aldık. Üç ana bölümden oluşan çalışmanın ilk iki bölümünde bu temel unsurları değerlendirdikten sonra üçüncü bölümde Mustafa Miyasoğlu‟nun romanlarındaki dil ve üslûp özellikleri üzerinde durduk.
Mustafa Miyasoğlu‟nun romanlarındaki temel unsurları incelerken bu unsurların realist roman anlayışına uygun olarak ele alındığını gördük. Miyasoğlu‟nun sözcük seçimini ve üslûbunu oluşturan özellikleri tespit ettik.
Mustafa Miyasoğlu‟nun romanlarındaki yaşama ve sanata dair ferde ve topluma vermeye çalıştığı ipuçlarını derli toplu, elden geldiğince sistemli bir şekilde metinleştirmeye çalıştık. İçeriğini Anadolu insanının yaşamı, düşünceleri, inancı, tarihi, aşkı ve siyasi yönlerinin oluşturduğu romanları yazarın eserlerinden faydalanarak inceledik. Romanlarla ilgili olarak farklı araştırmacıların, eleştirmenlerin görüşlerinden de faydalandık.
Çalışmamızın sonuç bölümünde ise incelememizin neticesinde ortaya çıkan sonuçları aktardık. Bu çalışmamızın Mustafa Miyasoğlu‟nun eserleri üzerine yapılacak çalışmalara bir basamak olmasını temenni ediyoruz.
Edebiyat, güzel sanatların en önemli dallarından biridir. Geniş anlamda yazılı her çeşit eser; dar anlamda ise yalnız sanat amacıyla yazılmış eserler edebiyat çerçevesinde değerlendirilir. İnsanda estetik duyguyu heyecana getirecek değerde şiir, roman, hikâye, tiyatro gibi nazım ve nesir halindeki sanat eserlerinin tümüne; bu sanat eserlerini inceleyen bilime; bu bilimi konu olarak ele alan her çeşit neşriyata da edebiyat denir. Edebi eser ise asıl malzemesi kelimeler olan ve okununca, dinlenince, söylenince insanda özel bir duygu dünyası oluşturan bir bütünlüktür. Edebi eserlerin incelenmesi, eserin zevk ve merak duygusuyla okunmasından elbette farklıdır. Edebi eserin metodolojik olarak tahlili eseri estetik bir zevk alarak belleğe yerleştirmeden farklı bir yöntemi içerir. Ancak eserlerin incelenmesi bir sonraki edebi eserden daha fazla edebi zevk alınması için yapılır. Her edebi eserin bir mesajı, algısı, dönemi, sunumu ve sanatkârı vardır. Edebi eser veya eserler incelenirken bu unsurlar tek tek ayrılarak bazen de birleştirilerek ele alınır. Sanatkârın yaşamı, duygu ve düşünce dünyası, edebiyat anlayışı, hayatı algılayışı değerlendirilerek başkalarından ayrılan yönleri veya başkalarına benzeyen yönleri tespit edilir. Bu çalışmaların yapılmasının asıl amacı sanatkârı ve sanat eserini birleştirmektir. Bazen sanatçının yarattığı bir kahraman sanatçının önüne geçmektedir; bir filmin kahramanı dillerde dolaşırken filmin senaryosunu yazan sanatçı hiçe sayılmaktadır. Bu çalışmala... tümünü göster
Karton Cilt, 1. Baskı, 238 sayfa
28Aralık2015 tarihinde, Karahan Kitabevi tarafından yayınlandı