Bundan çok zaman önce (!) mutsuz bir kral varmış. Ne yapsa, ne etse mutlu olamıyormuş. Derken ülkenin en bilge kişisini huzura çağırtıp mutluluğun formülünü sormuş. Bilge Kral Hazretleri! Mutsuzluktan kurtulmanın biricik yolu mutlu bir adamın gömleğini giymektir demiş. Bunun üzerine ülkenin dört bir yanına adamlar gönderilmiş. Adamlar aramışlar, taramışlar fakat mutlu birbirine rastlamamışlar. Kimileri karısından, kimileri soğuktan, kimileri de yoksulluktan yakınıyorlarmış. Çaresiz saraya dönmeye karar vermişler. O esnada bir evin önünden geçiyorlarmış. İçeriden birinin şöyle bir duada bulunduğunu duymuşlar: Tanrım! Sana şükürler olsun! Bugüne dek senden ne istedimse verdin. Ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun. Bunun üzerine hemen içeri dalmışlar. Fakat, içeri girince bir de ne görsünler, adamın sırtında bir gömlek bile yok! Ey Dost! Sen de mutluluk gömleğinin nerede olduğunu soruyorsun öyle değil mi? Belki de çıplak adamın sırtındadır. Kim bilir?
Bundan çok zaman önce (!) mutsuz bir kral varmış. Ne yapsa, ne etse mutlu olamıyormuş. Derken ülkenin en bilge kişisini huzura çağırtıp mutluluğun formülünü sormuş. Bilge Kral Hazretleri! Mutsuzluktan kurtulmanın biricik yolu mutlu bir adamın gömleğini giymektir demiş. Bunun üzerine ülkenin dört bir yanına adamlar gönderilmiş. Adamlar aramışlar, taramışlar fakat mutlu birbirine rastlamamışlar. Kimileri karısından, kimileri soğuktan, kimileri de yoksulluktan yakınıyorlarmış. Çaresiz saraya dönmeye karar vermişler. O esnada bir evin önünden geçiyorlarmış. İçeriden birinin şöyle bir duada bulunduğunu duymuşlar: Tanrım! Sana şükürler olsun! Bugüne dek senden ne istedimse verdin. Ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun. Bunun üzerine hemen içeri dalmışlar. Fakat, içeri girince bir de ne görsünler, adamın sırtında bir gömlek bile yok! Ey Dost! Sen de mutluluk gömleğinin nerede olduğunu soruyorsun öyle değil mi? Belki de çıplak adamın sırtındadır. Kim bilir?