İnsanların hayatlarını kurtarmak Monica Mann’in hayallerindeki iştir. Bu yüzden hemşire olur ve hatta Sınır Tanımayan Hemşireler’e katılır. Büyük bir deprem ve hemen ardından gelen tsunami Jamaika kıyılarını vurduğunda, yardıma gidecek gönüllü hemşirelerden biri olmaya karar verir. Yaptığı işin planlama ve durum tespiti kısmında epey becerikli olduğundan, karşılaştığı kaos ortamını düzene sokmak onun için çok zor olmayacaktır.
Ta ki hissettiklerini kontrol altında tutmak için sahip olduğu becerilerin hiçbirini kullanmasına fırsat tanımayacak derecede çekici bir adam olan Trent Fairchild’la tanışana kadar...
Küçük bir helikopter filosunun sahibi olan Trent, çıplak ayaklarıyla Monica’nın hayatına daldığında genç kadının bütün planlarını bozar. Büyük bir yıkımın ortasında tanışmış olmalarına rağmen aralarındaki çekime karşı koyamazlar ve kendi minik cennetlerini yaratırlar. Ancak en mutlu anlarını yaşadıkları sırada karşılaştıkları büyük bir tehlike hayatlarını tepetaklak eder ve cennet bir anda cehenneme döner. Fakat onların hikâyesi henüz bitmemiştir. Monica ve Trent’in, aşkın sınır tanımayan gücünü keşfedecek cesaretleri var mıdır?
İnsanların hayatlarını kurtarmak Monica Mann’in hayallerindeki iştir. Bu yüzden hemşire olur ve hatta Sınır Tanımayan Hemşireler’e katılır. Büyük bir deprem ve hemen ardından gelen tsunami Jamaika kıyılarını vurduğunda, yardıma gidecek gönüllü hemşirelerden biri olmaya karar verir. Yaptığı işin planlama ve durum tespiti kısmında epey becerikli olduğundan, karşılaştığı kaos ortamını düzene sokmak onun için çok zor olmayacaktır.
Ta ki hissettiklerini kontrol altında tutmak için sahip olduğu becerilerin hiçbirini kullanmasına fırsat tanımayacak derecede çekici bir adam olan Trent Fairchild’la tanışana kadar...
Küçük bir helikopter filosunun sahibi olan Trent, çıplak ayaklarıyla Monica’nın hayatına daldığında genç kadının bütün planlarını bozar. Büyük bir yıkımın ortasında tanışmış olmalarına rağmen aralarındaki çekime karşı koyamazlar ve kendi minik cennetlerini yaratırlar. Ancak en mutlu anlarını yaşadıkları sırada karşılaştıkları büyük bir tehlike hayatlarını tepetaklak eder ve cennet bir anda cehenneme döner. Fakat onların hikâyesi henüz bitmemiştir. Monica ve Trent’in, aşkın sınır tanımayan gücünü keşfedecek cesaretleri var mıdır?
Yazarın tüm kitapları, eğlenceli sıkmadan seri bir şekilde okutuyor. Serinin üçüncü kitabı da bir o kadar eğlenceliydi.
Monica Mann, insanların hayatını kurtarmak ve onlara daha fazla yardım edebilmek için Sınır Tanımayan Hemşireler’e katılır. Büyük bir depremin meydana geldiği Jamaika’ya gönüllü hemşire olarak giderken, küçük bir helikopter filosu olan yalınayak Trent Fairchild ile yolları kesişiyor. Monica en başından beri ne istediğini bilen ve Trent’e karşı hissettiği çekimi inkâr etmeden doyasıya yaşamayı seçen güçlü bir kadın. Monica’yı bu yüzden çok sevdim.
-----------------------------
Monica birkaç adım uzaklaştığında adını duydu. “Monica?”
Hatırlıyor muydu?
“Adım Trent. Yalın Ayak değil.” Trent bacağını kaldırıp ayağını salladı.
Monica yüzünün kızardığını hissetti. Hafifçe gülümseyip “Öğrendiğim iyi oldu,” diyerek arkasını döndü.
https://oldgirlsontheblog.blogspot.com/2018/08/oldu-olacak-olmus.html#more
Serinin üçüncü kitabında hemşire Monica 'ın sınır tanımayan hemsireler grubuna üye olup çok büyük bir deprem ile sarsılan Jamaika 'ya yardım etmek için gitmesini, orada yaşadıkları sıkıntıları neredeyse birebir orjinali yani olması gerektiği gibi anlatan ( aynı zamanda yazarın kendisi de bir hemşire olduğu için tabi ki ) ve yeni dostları , yeni aşkı vermesi gereken mesleki mücadelesini akıcı bir anlatımla keyifle okudum.
352 sayfa
2018 tarihinde, Nemesis Kitap tarafından yayınlandı