Zaptettiği tarihin ağır ve karanlık günlerini, devlet işlerinin liyakatsiz ellerde oyuncak oluşunu, askerin ve vilâyetlerdeki paşalar ve mütegallibenin mütemadî isyanları neticesinde kopan herc ü merci, huzursuzluğu, milletin çektiği bütün acıları Naimâ çok iyi hissedebilmişti; çünkü yaşadığı devir, zaptettiği tarihin acı günlerinden de acı idi. Çıktığı ikbal ve parlayış devrinden yavaş yavaş izmihlâl ve inhitâta yüz tutan Osmanlı İmparatorluğunun çöküntüsünü o, zamanında daha büyük acılıkla duyabiliyordu. Onun eserini tetkik etmeden evvel zamanının idare adamları arasında geçen hayatının hususiyetlerini tetkik edecek olursak üslûbundaki şiddetin, tenkitlerindeki isabetin, açık ve doğru sözlü, sözünü sakınmaz oluşunun saiklerini de anlamış oluruz. Onu bir müverrih sıfatiyle diğerlerinden daha mümtaz, daha meşhur bir simâ hâline koyan da işte budur.
Zaptettiği tarihin ağır ve karanlık günlerini, devlet işlerinin liyakatsiz ellerde oyuncak oluşunu, askerin ve vilâyetlerdeki paşalar ve mütegallibenin mütemadî isyanları neticesinde kopan herc ü merci, huzursuzluğu, milletin çektiği bütün acıları Naimâ çok iyi hissedebilmişti; çünkü yaşadığı devir, zaptettiği tarihin acı günlerinden de acı idi. Çıktığı ikbal ve parlayış devrinden yavaş yavaş izmihlâl ve inhitâta yüz tutan Osmanlı İmparatorluğunun çöküntüsünü o, zamanında daha büyük acılıkla duyabiliyordu. Onun eserini tetkik etmeden evvel zamanının idare adamları arasında geçen hayatının hususiyetlerini tetkik edecek olursak üslûbundaki şiddetin, tenkitlerindeki isabetin, açık ve doğru sözlü, sözünü sakınmaz oluşunun saiklerini de anlamış oluruz. Onu bir müverrih sıfatiyle diğerlerinden daha mümtaz, daha meşhur bir simâ hâline koyan da işte budur.