Amerika'nın en iyi hikâye anlatıcılarından sayılan Mary Balogh klasik bir aşk öyküsüyle karşınızda.
Şeytana uymanın ve baştan çıkmanın ağına düşmüş bir adam ve bir kadının bu nefes kesen hikâyesine bayılacaksınız.
Alexandra'nın tek istediği, bir hayli kalabalık ve sıcak olan balo salonundan kaçıp gitmektir. Ancak iliklerine kadar işleyen bir soğuğun hüküm sürdüğü geceye adımını attıktan birkaç saniye sonra, güçlü eller tarafından alıkonulup kaçırılır. O ana kadar son derece kapalı bir hayat sürmüş olan Alexandra, tecavüze uğrayacağından neredeyse emindir, ama bunun yerine kendini onu büyük bir skandaldan kurtaran bir adamın insafına kalmış halde bulur. Cesur ve şehvetli bir adam olan Amberley Kontu Edmund, Alexandra'yı hayatında bir kez olsun pervasız davranması için ayartır. Ama aralarındaki tutku alevlenirken, Edmund Amberley'in evlilik teklifi Alexandra'yı tamamen gafil avlar. Artık özgürlüğüne kavuşmayı her şeyden çok arzulayan Alexandra, bir erkeğin sevdiği kadını korumak ve ona sahip çıkmak için ne kadar ileri gidebileceğini görmek üzeredir.
"Mary Balogh aşk romanlarının kraliçesi."
-Publishers Weekly-
"Büyüleyici bir yoğunlukla yazan Mary Balogh, bir ilişkiyi tamamen gerçek ve tamamen sürükleyici kılmak gibi müthiş bir yeteneğe sahip."
-Mary Jo Putney-
Amerika'nın en iyi hikâye anlatıcılarından sayılan Mary Balogh klasik bir aşk öyküsüyle karşınızda.
Şeytana uymanın ve baştan çıkmanın ağına düşmüş bir adam ve bir kadının bu nefes kesen hikâyesine bayılacaksınız.
Alexandra'nın tek istediği, bir hayli kalabalık ve sıcak olan balo salonundan kaçıp gitmektir. Ancak iliklerine kadar işleyen bir soğuğun hüküm sürdüğü geceye adımını attıktan birkaç saniye sonra, güçlü eller tarafından alıkonulup kaçırılır. O ana kadar son derece kapalı bir hayat sürmüş olan Alexandra, tecavüze uğrayacağından neredeyse emindir, ama bunun yerine kendini onu büyük bir skandaldan kurtaran bir adamın insafına kalmış halde bulur. Cesur ve şehvetli bir adam olan Amberley Kontu Edmund, Alexandra'yı hayatında bir kez olsun pervasız davranması için ayartır. Ama aralarındaki tutku alevlenirken, Edmund Amberley'in evlilik teklifi Alexandra'yı tamamen gafil avlar. Artık özgürlüğüne kavuşmayı her şeyden çok arzulayan Alexandra, bir erkeğin sevdiği kadını korumak ve ona sahip çıkmak için ne kadar ileri gidebileceğini görmek üzeredir.
"Mary Balogh aşk romanlarının kraliçesi."
-Publishers Weekly-
"Büyüleyici bir yoğunlukla yazan Mary Balogh, bir ilişkiyi tamamen gerçek ve tamamen sürükleyici kılmak gibi müthiş bir yeteneğe sahip."
-Mary Jo Putney-
Sıkıcıydı...
Alex'in, Edmund'dan ayrılmaya çalışma nedenine uyuz olduğum bir gerçek...
Bir kitap ancak bu kadar sıkıcı olabilir.
Yazarı orta karar bulurdum artık kesinlikle okunmayacaklar listeme girdi. Alex; tamamiyle despot ve yobaz bir baba tarafından, asosyal olarak hayatında sadece kardeşine gerçekten sevgi duyup güvenen ve doğduğu günden itibaren komşu dükle evleneceği söylenmiş ve bunu KABUL ETMİŞ olan esas kızımız. Sosyeteye tanıtılmamış londra'ya getirilmemiş olan kızın babası dükle evlenmeden kızın sosyal ortam görmesi gerektiğine karar verip bir sezon için londra'ya gelmelerine karar veriyor. Tabi tamamen sofu saçlar toplu rahibeden hallice giyinen kızımız londra balolarında bunalıp bir akşam bahçeye çıkıyor ve saçma sapan nedenlerle skandala karışıyor. Buna neden olan eden bir kontun küçük kardeşi, kont kardeşini korumak ve tabi ki kızımızın namusunu kurtarmak istediğinden evlenme teklif ediyor. Önce hayır diyen kızımız baktı ki olmuyor mecbur bu teklifi kabul etmek zorunda kalıyor.
Şimdi buraya kadar her şey normal bildiğimiz hist. kitaplarından bir farkı yok değil mi...
Bundan sonra saçmalamanın dibine vuruyorlar. Yani yukarıda ki kısımlarda da var saçmalık ama o kadarına neyse denebiliyor.
Kont alex'i ve ailesini yazı geçirmek için taşrada ki malikanesine davet ediyor. Buraya kadar da tamam sorun yok.
Bu noktaya kadar babasının sözünden çıkmamış söylenen herşeyi uysallıkta tavan yaparak kabul eden kızımız her şey için kontu suçlamaya başlıyor. Olaylara neden olan kontun kardeşi, ona baskı yapan babası evet diyen kendisi. Zavallı adamın tek suçu balonun ortasında rezil halde millet sırtını döndüğünde kıza sahip çıkıp korumak.
Tabi kontun bu arada evleneceği kadına kendini adamak istemesi, kibarlığı, yakışıklılığı, zenginliği, evleneceği için metresini bırakması ve evlilikte bu tür şeyler olmayacağını söylemesi, kıza sürekli iltifat edip kalbini kazanmaya çalışması falan tamamen ayrı konu.
Olaylara neden olan kardeş abisinin kendisini bu şekilde feda etmesine dayanamayıp kızı abisinden ayırarak kendisiyle evlenmesini sağlayarak ( kitabın sonuna kadar bunun nasıl bir rezalet çıkartacağını anlıyamacak kadar salak) abisini kurtarmak istediğinden bulduğu fırsatta kıza evlenme teklif edip duruyor.
Kitapta olaya feminist bir açıdan kadın olmanın birey olmayı engellemeyeceği, kadınlar için özgürlük kavramları falan işlenmeye çalışılmış ama kardeşim bunu yapacaksan bari hödük bir esas oğlan yaz da bir anlamı olsun. Adam, kızın babası düğün tarihi belirleyip söylediğinde biz karar veririz ve bizim istediğimiz gibi olur deyip kızı koruyor bizim mal sen beni koruyamazsın ben özgürüm diye adama kızıyor. Git yiyorsa babana çemkir.
Diğer karakterler zaten başka bir hikaye. Kitapta olaylar ilgili olanların bakış açılarıyla anlatılmış yani sadece esas kızımız yada oğlanımızdan okumuyoruz. Hepsi kendi dertlerini dökülüyor arada.
Artık nasıl uyuz olduysam sonunu getiremiyorum. Ben kitabı değil yazarı bile kara listeme aldım. Sadece yarım bırakmayı sevmediğimden kendimi zorlayarak bitirdim ama bir daha aynı tipte bir kitaba denk gelirsem bu kadar sabırlı olmayı becerebileceğimi sanmıyorum.
Allah okumaya niyetli olanların yardımcısı olsun...
Alexandra Purnell eğlenceden uzak, katı kurallar ile yetiştirilmiştir.Hayatı evinde korunaklı geçmiştir. Duygularını içinde yaşamış, babasının sözünden hiç çıkmamıştır. Yaptığı küçük hatalarda dahi odasında kimse ile konuşmayarak, dua edip sadece ekmek ve su ile besleneceği cezalar almıştır. Bir erkekle nasıl ilgilenilir,konuşulur bilmez. Evlenip özgürlüğe kavuşmanın hayalini kurar. Kendisinden yirmi yaş büyük bir dük ile sözlüdür. Babası bu durum resmiyet kazanmadan sosyeteye takdim edilmesini ister. Alex ise sosyeteye hiç alışamamıştır. Bir baloda yine bunalınca bahçeye çıkar fakat bir anda bağlanarak kaçırılır.
Lord Eden Dominic Raine ikiz kardeşi Madeline'nin bir adamla kaçacağını düşünür. Bu yüzden kardeşini kaçırması için iki arkadaşını ayarlar. Fakat kardeşini baloda görünce arkadaşlarının bu iş yapamadıklarını düşünerek rahatlar. Ama iş işten geçmiştir ve arkadaşları plana uyarak kaçırma işini gerçekleştirmiştir.
Amberley kontu Edmund Raine evlenme teklif ettiği ve reddedildiği sevgilisinin yanından eve döndüğünde kardeşinin odasında başına çuval geçirilip bağlanmış Alex'i bulur. Duruma el atar ve Alex'in erkek kardeşi James'e haber verir. Olayın gizli kalacağı sözünü verir ama dedikodu yayılır.
Edmund erken yaşta babası ölünce ailenin tüm yükünü omuzlarına almıştır. Ailesinin hatalarını telafi eden biri olduğundan Alex geceyi evinde geçirdiği,onu bulduğunda yalnız kaldıkları için sorumluluğu alması gerekenin kendisi olduğunu söyleyerek Alex'e evlenme teklifi ile gider. Dominic ise kaçırılma olayının sorumlusu olduğu için evlenmesi gerekenin kendisi olduğunu söyleyerek evlenme teklif eder. Ama Alex hata olduğu,suçunun olmadığına herkesin inanacağını düşünerek önce teklifleri kabul etmez.
Dük nişandan vazgeçince,dedikodular yayılınca babasının da baskısı ile Edmund'un teklifini kabul eder. Annesi ve James ile Edmund'un taşrada ki evine gider.
Dominic nişanlanmış olsalar da hala evlenmesi gerekenin kendisi olduğunu söyleyerek her fırsatta teklifini yeniler. Edmund Alex'in evlilik fikrine ve kendisine alışması için elinden geleni yapmaya başlar.
Alex ise kendi olmak,kendi hayatını yaşamak,kendisi karar vermek, özgür olmak ister. Bu yüzden nişanı bozma düşüncesinde. Bu süreçten sonrası ise hayatı sorgulaması ile geçer.
Olaya Alex'in ailesinin verdiği tepki çok yetersiz geldi. Sanki her gün insanın başına gelebilecek normal bir hata. Sonrası ise kardeşler arasında ben evleniyorum hayır ben ben ben diye geçti. Bir de üçlü arasında suç benim hayır benim durumu var.Bir süre sonra ehh suç benim kitabı okuyorum dedirtiyor. Bir de kadın karakterin uyanışı gibi, olay hayatı sorgulamasına neden oluyor. Tüm bu olaylarda okurken bezdiriyor. Resmen işkence çektiriyor. Kitap güzel başladı. İkilinin arasında ki duyguların yavaş yavaş gelişmesi süreci güzel ama bu belirttiğim nedenler, bir olayın olmaması kitabı öyle sıkıcı bir hale getirdi ki uzadıkça uzadı.
James ve Madeline arasında geçenler. Dominic'in önce başka birine aşıkken daha sonra Susan'a aşık olması var. Bu üç karakterinde duygu hallerini kendi açılarından okuyoruz. İkiliden daha fazla yer alıyorlar diyebiliriz. Raine kardeşler fazla ayran gönüllü.
Yazarın iki kitabını okudum ama sanırım erkek karakterler hep sorumlulukları üzerine alan, kendinden çok başkasını düşünen karakterler.
Tüm karakterlerin davranışlarına anlam veremediğim, sıkılarak okuduğum bir kitap oldu.
488 sayfa
Temmuz2013 tarihinde, Epsilon Yayınevi tarafından yayınlandı