1950lerde spastik bir çocuk olarak doğan Desirée, annesi tarafından, Çocuk Bakımevine verilmiştir. Hayatının kırk iki yılını bakımevi ile huzurevi arasında geçirmiş olan Desirée, pek çok bedensel sorununa karşılık, üstün zekalıdır ve bazı doğaüstü yetenekleri vardır; başkalarıın vücuduna girip onlar aracılığıyla birçok şey yapabilmektedir. Kendisini hastaneye yatıran annesinin, koruyucu anne olarak bakıp yetiştirdiği üç kızı izlemekte ve ondan çalınan mutluluğa hangisinin sahip çıktığını öğrenmeye çalışmaktadır.
Ancak, Christina, Margaretta ve Birgittanın gerçekten mutlu olduğu ve imrenilecek bir hayata sahip olduğu söylenebilir mi? Yoksa her birimizin hayat hikayesi, bizden önce ve bizden sonra yaşayanların hayat hikayesiyle iç içe midir?
Sakatlık kavramını ve toplumun sakatlara bakışını tartışmaya açan Nisan Cadısı, çocuğun aileye olan ihtiyacını vurgularken, son derece olgun ve okuycuyu tetikte tutan bir üslupla; geçmişin gölgeleri, isnan denen varlığın duyarsızlığı, yalnızlığı, korkuları ve sevgiye olan ihtiyacıa gibi, insana dair pek çok konuyu da mercek altına yatırıyor.
1950lerde spastik bir çocuk olarak doğan Desirée, annesi tarafından, Çocuk Bakımevine verilmiştir. Hayatının kırk iki yılını bakımevi ile huzurevi arasında geçirmiş olan Desirée, pek çok bedensel sorununa karşılık, üstün zekalıdır ve bazı doğaüstü yetenekleri vardır; başkalarıın vücuduna girip onlar aracılığıyla birçok şey yapabilmektedir. Kendisini hastaneye yatıran annesinin, koruyucu anne olarak bakıp yetiştirdiği üç kızı izlemekte ve ondan çalınan mutluluğa hangisinin sahip çıktığını öğrenmeye çalışmaktadır.
Ancak, Christina, Margaretta ve Birgittanın gerçekten mutlu olduğu ve imrenilecek bir hayata sahip olduğu söylenebilir mi? Yoksa her birimizin hayat hikayesi, bizden önce ve bizden sonra yaşayanların hayat hikayesiyle iç içe midir?
Sakatlık kavramını ve toplumun sakatlara bakışını tartışmaya açan Nisan Cadısı, çocuğun aileye olan ihtiyacını vurgularken, son derece olgun ve okuycuyu tetikte tutan bir üslupla; geçmişin gölgeleri, isnan denen varlığın duyarsızlığı, yalnızlığı, korkuları ve sevgiye olan ihtiyacıa gibi, insana dair pek çok konuyu da mercek altına yatırıyor.
Elime bir kaç defa almış bırakmış ve zorla bitirmiştim. Neden bu kadar çok övüldüğünü hala anlayabilmiş değilim. Kitaptan aklımda kalan ve hiç silinmeyen iki anekdot; 1- doktorların küvete işemesi kısmı 2- baş kahramanın kendi bekaretini kendi bozma çabaları...
480 sayfa