YAŞAM TARZI VE PROTESTO OLARAK DELİLİK Nasıl oluyor da normal insan bu kadar çok yıkıcılığa neden oluyor? Gözümüzü ister insanlık tarihine çevirelim, ister bugün, burada çevremize şöyle bir göz atalım, tanık olacağımız yıkıcılık, canlılar arasında yıkmak için yıkan tek canlı olan insana aittir. İnsanın yıkıcılığı üzerine sayısız tez üretilmiştir. Sigmund Freud insanlardaki yıkıcılığın kökenini insanın doğasında var olan ölüm dürtüsüne mal ederken, bu görüşe karşı çıkan psikoanalizci Arno Gruen, insandaki yıkıcı ve ölümcül edimin kişinin, yanıltıcı bir iktidardan pay alma uğruna kendisine ihanet etmesinden kaynaklandığını savunmaktadır. Normalliğin Deliliğinde Gruen, çoğu zaman farkında olmadığımız, dostça davranışlar veya düzen sağlayan mantığın arkasındaki yıkıcılığın köklerini açıkça ortaya koyuyor. Yalın diliyle Gruen, gerçek dünyada insani değerlerin kaybolmasına katlanamayanlar deli sayılırken, insani köklerinden kopmuş insanların normal kabul edilerek onaylanışını resmediyor. Kendi içine giden yoldan saptıkça artan iktidar hırsı ile bu gizli delilik, insanlığı her zamankinden daha çok tehdit ediyor, çünkü iktidara aç olan insanların elindeki yıkıcı potansiyel hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır.
YAŞAM TARZI VE PROTESTO OLARAK DELİLİK Nasıl oluyor da normal insan bu kadar çok yıkıcılığa neden oluyor? Gözümüzü ister insanlık tarihine çevirelim, ister bugün, burada çevremize şöyle bir göz atalım, tanık olacağımız yıkıcılık, canlılar arasında yıkmak için yıkan tek canlı olan insana aittir. İnsanın yıkıcılığı üzerine sayısız tez üretilmiştir. Sigmund Freud insanlardaki yıkıcılığın kökenini insanın doğasında var olan ölüm dürtüsüne mal ederken, bu görüşe karşı çıkan psikoanalizci Arno Gruen, insandaki yıkıcı ve ölümcül edimin kişinin, yanıltıcı bir iktidardan pay alma uğruna kendisine ihanet etmesinden kaynaklandığını savunmaktadır. Normalliğin Deliliğinde Gruen, çoğu zaman farkında olmadığımız, dostça davranışlar veya düzen sağlayan mantığın arkasındaki yıkıcılığın köklerini açıkça ortaya koyuyor. Yalın diliyle Gruen, gerçek dünyada insani değerlerin kaybolmasına katlanamayanlar deli sayılırken, insani köklerinden kopmuş insanların normal kabul edilerek onaylanışını resmediyor. Kendi içine giden yoldan saptıkça artan iktidar hırsı ile bu gizli delilik, insanlığı her zamankinden daha çok tehdit ediyor, çünkü iktidara aç olan insanların elindeki yıkıcı potansiyel hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır.
Akademik bir dille yazılmış psikoloji alan kitabı; ancak tarihsel süreç içerisinde kendinden uzaklaşan ve kendinden vazgeçen tarihsel figürleri çık çarpıcı bir şekilde analiz etmekte. Kendinden vazgeçen insanın kötü hissetmeye başlamasıyla kötülük yapmaya doğru nasıl kanalize olduğunu kendilik nefretini çok güzel anlatıyor. Yavaş yavaş sindire sindire okuyorum.
Karton Cilt, 255 sayfa
2003 tarihinde, Çitlembik Yayınları tarafından yayınlandı