Partha Chatterjee, milliyetçilik kuramcıları arasında haklı bir üne sahip. Üçüncü Dünya milliyetçiliği üzerine yazdığı kitabı Milliyetçi Düşünce ve Sömürge Dünyası, artık bir klasik statüsünde. Hindistan örneği üzerinden Batılı olmayan milliyetçi akımlara ilişkin son derece açıklayıcı bir kuramsal çerçeve sunan Chatterjeeye göre Batılı olmayan milliyetçi söylem, farklı ancak hâlâ Aydınlanma düşüncesine tâbi bir söylemdir. Bu tarz milliyetçilikler, Doğu ile Batı arasındaki ayrımı tersine çevirerek, ev ve kadını kirletilmemiş manevi alanla, bilim ve tekniği maddi alanla özdeşleştirerek Batı metafiziğini yeniden üretirler. Chatterjee, Asya ve Afrika milliyetçiliklerinin kendilerini, Batı milliyetçiliğinden farklılık ile tanımladığını ve siyasi milliyetçilikle milliyetçiliği özdeşleştirmenin problemli olduğunu, zira sömürge karşıtı milliyetçilerin emperyal iktidarla siyasi mücadeleye başlamadan daha önce kendi egemenlik alanlarını kurduğunu iddia eder. Milliyetçiler, siyasi mücadeleden daha önce din, kast, kadın, aile ve köylülerce temsil edilen manevi alanda egemenliklerini ilan etmişlerdir. Mâduniyet Çalışmalarının önde gelen isimlerinden olan Partha Chatterjeenin bu kitabının da, Türkiye yakın tarihine bakarken de pekâla işe yarayacak, milliyetçilik, ulus-devlet, modernleşme ve kimlik meseleleriyle ilgili ufuk açıcı tespitler içerdiğini düşünüyoruz.
Partha Chatterjee, milliyetçilik kuramcıları arasında haklı bir üne sahip. Üçüncü Dünya milliyetçiliği üzerine yazdığı kitabı Milliyetçi Düşünce ve Sömürge Dünyası, artık bir klasik statüsünde. Hindistan örneği üzerinden Batılı olmayan milliyetçi akımlara ilişkin son derece açıklayıcı bir kuramsal çerçeve sunan Chatterjeeye göre Batılı olmayan milliyetçi söylem, farklı ancak hâlâ Aydınlanma düşüncesine tâbi bir söylemdir. Bu tarz milliyetçilikler, Doğu ile Batı arasındaki ayrımı tersine çevirerek, ev ve kadını kirletilmemiş manevi alanla, bilim ve tekniği maddi alanla özdeşleştirerek Batı metafiziğini yeniden üretirler. Chatterjee, Asya ve Afrika milliyetçiliklerinin kendilerini, Batı milliyetçiliğinden farklılık ile tanımladığını ve siyasi milliyetçilikle milliyetçiliği özdeşleştirmenin problemli olduğunu, zira sömürge karşıtı milliyetçilerin emperyal iktidarla siyasi mücadeleye başlamadan daha önce kendi egemenlik alanlarını kurduğunu iddia eder. Milliyetçiler, siyasi mücadeleden daha önce din, kast, kadın, aile ve köylülerce temsil edilen manevi alanda egemenliklerini ilan etmişlerdir. Mâduniyet Çalışmalarının önde gelen isimlerinden olan Partha Chatterjeenin bu kitabının da, Türkiye yakın tarihine bakarken de pekâla işe yarayacak, milliyetçilik, ulus-devlet, modernleşme ve kimlik meseleleriyle ilgili ufuk açıcı tespitler içerdiğini düşünüyoruz.