Muallim Naci bu eserinde, eski İstanbul semtlerini, burada var olan insanları, okuduğu mektepte olan biten herşeyi, hayatında önemli yer tutmuş, belki de hayatına biraz da olsa yön vermiş olan şahısları halisane duygularıyla anlatmaya çalışmıştır. Okuyucuya vereceği şeyler de bu yönlerde olsa gerektir!Onun anlattığı kadarıyla semtlerden, insanlardan, esnaftan, aile yapısından, komşuluk ilişkilerinden tatlı bir hatıra havası eşliğinde haberdar olmaktayız. Her ne kadar kendisi bir tür çocukluk yaparak yazdığını söylese de biz, onun bu çocukluk hatıralarından bir şeyler öğreniyoruz. ...
Muallim Naci bu eserinde, eski İstanbul semtlerini, burada var olan insanları, okuduğu mektepte olan biten herşeyi, hayatında önemli yer tutmuş, belki de hayatına biraz da olsa yön vermiş olan şahısları halisane duygularıyla anlatmaya çalışmıştır. Okuyucuya vereceği şeyler de bu yönlerde olsa gerektir!Onun anlattığı kadarıyla semtlerden, insanlardan, esnaftan, aile yapısından, komşuluk ilişkilerinden tatlı bir hatıra havası eşliğinde haberdar olmaktayız. Her ne kadar kendisi bir tür çocukluk yaparak yazdığını söylese de biz, onun bu çocukluk hatıralarından bir şeyler öğreniyoruz. ...
bu kitap bi harika bence süper serkan hocam taviye ediyom okuyun eşinize selamlar
Sevgili arkadaşlar hepinize aydınlık ve bol okumalı bir pazar dilerim. Ömer'in Çocukluğu kitabına dün başlamıştım, kırk sayfalık kitap bir oturuşta bitti. Yazar Muallim Naci kendi çocukluğu çok yalın, akıcı bir dille anlatmış. Beğenip hayran kalmamak elde değil. Hatta okurken yedi yaşındaki halimi ve çevremi düşündüm. O zamanlara ait hafızamda çok fazla detay yok. Sadece ilkokula başladığım günü net bir şekilde hatırlıyorum. Birde yazarın hatıralarının bu kadar canlı olmasını, babasının vefatına ve onun tabutunun evden çıkarken ki görüntüsünün travmatik etkisine bağlıyorum. Kaldı ki böyle merhametli ve çocuğuna faydalı olmaya çalışan bir babanın yokluğu elbette daha çok acı verir. Babasının terbiyesinde değindiği noktaysa günümüz Müslümanlarının en önemli sorunu. Ali Bey oğlunun Kur'an-ı Kerimi hem Arapça hem de Türkçe okumayı öğrenmesini çok istiyor. "Sen bizim gibi olmayacak, okuduğunu anlayacaksın" diye bir temennisi de var. Ayrıca annesi, abisi ve mahalledeki arkadaşlarıyla aralarında geçen komik hadiseler ise bir o kadar kıymetli. Lafı çok uzatmadan yorumumu Muallim Naci'nin dizileri ile bitirmek istiyorum. "Bu hatıraları niçin yazdığımı sorsalar belki de hiçbir cevap vermeye lüzum görmem. Arzu ettim, yazdım. Diyelim ki bu da bir nevi çocukluktur."
Muallim Naci'nin bir diğer adı da Ömer'dir aslında. Bu kitap da kendisinin 8 yaşına kadar olan anılarını içermektedir. 1890 yılında yazılmış ama sonuçta çocuk çocuktur ve hemen her çocuk benzer hatıralara sahiptir. Yaşı ne olursa olsun.
Dil açısından fevkalade bulduğum ancak yer yer sözlüğe bakma ihtiyacı duyduğum bu eserde dönemin eğitim şeklini, insan ilişkilerini, aile dinamiklerini, bir çocuğun iç dünyasını bulabilirsiniz.
Kimi zaman tebessüm oluşturan eser içeriğinde kimi zaman hüzünlenebilirsiniz. Babası üzerinden eseri anlatması ve yine babası ile son bulması da ayrı bir detay.
Kendisi de bir Tanzimat yazarıdır. Hatta yeni edebiyata da şiddetle karşı çıkar. Bu sebeple de Recaizade Mahmut Ekrem ile de kavgalıdır. Aslında yeniliğe karşı değildir ancak anladığım kadarı ile milli olmayan ve bir anda peyda olan edebiyata karşı çıkıyor. (Haklı olarak)