Çinin Tchoung-King kentinde doğan Lucien Bodard (1914), çağdaş Fransız romanında çok özel bir yerin sahibi: Uzakdoğu ve Çin uzmanı çok önemli bir gazeteci; romanlarıyla Interalli Ödülü, Goncourt Ödülü kazanmış çok seçkin bir romancı. On Bin Basamak, bataklıkta doğan, bataklıkta büyüyen bir hiçin, Jiang Qingin, Bayan Maoya dönüşümünün romanı; bir bakıma, sıradan tanımıyla, tam bir aşk ve serüven romanı da sayılabilir, ama sıradan bir aşk ve serüven romanı değil, aynı zamanda göz kamaştırıcı bir tarihsel fresk. Lucien Bodard, çok iyi tanıdığı Çini, Ortaçağ uykusuna dalmış, parçalanmış, bunalan ve çırpınan, ama beyazların çizmesi altında, daha o zamanlar modernlik çılgınlığına kapılmış Çini, edebiyatın otopsi masasına yatırıyor: Yükselmek ve bir şey olmak isteyen, bu uğurda her şeyi göze alan bir genç kız, kaynayan Çin, Uzun Yürüyüş... Sonuç: Yirminci Yüzyılın en görkemli yazınsal destanı. Her şey Maonun bir halef önermeden öldüğü 9 Eylül 1976 günü başlıyor.
Çinin Tchoung-King kentinde doğan Lucien Bodard (1914), çağdaş Fransız romanında çok özel bir yerin sahibi: Uzakdoğu ve Çin uzmanı çok önemli bir gazeteci; romanlarıyla Interalli Ödülü, Goncourt Ödülü kazanmış çok seçkin bir romancı. On Bin Basamak, bataklıkta doğan, bataklıkta büyüyen bir hiçin, Jiang Qingin, Bayan Maoya dönüşümünün romanı; bir bakıma, sıradan tanımıyla, tam bir aşk ve serüven romanı da sayılabilir, ama sıradan bir aşk ve serüven romanı değil, aynı zamanda göz kamaştırıcı bir tarihsel fresk. Lucien Bodard, çok iyi tanıdığı Çini, Ortaçağ uykusuna dalmış, parçalanmış, bunalan ve çırpınan, ama beyazların çizmesi altında, daha o zamanlar modernlik çılgınlığına kapılmış Çini, edebiyatın otopsi masasına yatırıyor: Yükselmek ve bir şey olmak isteyen, bu uğurda her şeyi göze alan bir genç kız, kaynayan Çin, Uzun Yürüyüş... Sonuç: Yirminci Yüzyılın en görkemli yazınsal destanı. Her şey Maonun bir halef önermeden öldüğü 9 Eylül 1976 günü başlıyor.