nsanlık tarihinin başlangıcından beri suçun olduğu her yerde mutlaka ceza da olmuştur. Cezalar pek çok uygarlıkta uzun tecrübelerle, ve zaman içerisinde ortaya çıkan yasaya da yasaklarla düzenlenmeye çalışılmıştır.
Bazı dönemlerde cezalandırma yöntemleri işkence ve azap çektirme adı altında bir meslek, hatta sayısı hiç de az olmayan bazı sadist yöneticilerin desteği ile sanat olarak algılanabilmiştir.
Ortaçağ Türk. Devletlerinde, suç ve ceza konusunda türkçe yazılanlar oldukça sınırlıdır. Bu konuda Avrupa’da yazılmış çeşitli çalışmalarda da Türk tarihinin herhangi bir dönemine ait örneklere yer verilmemiştir.
Ortaçağ türk devletlerinde suç ve ceza, ihmal edildiğini ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğini düşündüğümüz bu alana dikkat çekmek ve giriş yapmak üzere yazilmiş bir eserdir.
nsanlık tarihinin başlangıcından beri suçun olduğu her yerde mutlaka ceza da olmuştur. Cezalar pek çok uygarlıkta uzun tecrübelerle, ve zaman içerisinde ortaya çıkan yasaya da yasaklarla düzenlenmeye çalışılmıştır.
Bazı dönemlerde cezalandırma yöntemleri işkence ve azap çektirme adı altında bir meslek, hatta sayısı hiç de az olmayan bazı sadist yöneticilerin desteği ile sanat olarak algılanabilmiştir.
Ortaçağ Türk. Devletlerinde, suç ve ceza konusunda türkçe yazılanlar oldukça sınırlıdır. Bu konuda Avrupa’da yazılmış çeşitli çalışmalarda da Türk tarihinin herhangi bir dönemine ait örneklere yer verilmemiştir.
Ortaçağ türk devletlerinde suç ve ceza, ihmal edildiğini ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğini düşündüğümüz bu alana dikkat çekmek ve giriş yapmak üzere yazilmiş bir eserdir.
Bu kitabı okuyana kadar Türklerin işkence yöntemlerinin pek gelişkin olduğunu düşünmezdim; hatta bizim işkence yöntemimizin öldüresiye adam dövmek ve yaralı ayakları keçiye yalatmak gibi basit yöntemlerden ibaret olduğunu düşünürdüm. Meğer batılılar kadar olmasa da bizde de değişik yöntemler varmış.
Keza cezalandırma yöntemleri bile zaten başlı başına işkence yöntemleri gibi; bazıları gerçekten çok ama çok acımasızca. Misal canlı canlı derinin yüzülmesi ve deriye saman doldurup kukla gibi sokaklarda gezdirmek Game of Thrones'daki Bolton'ları anımsattı(gerçi onlar bile sadece deriyi yüzüyordu.). Diğer yöntemlerden biri ise ki şiddetle ayıpladığım ve adaletsizliğin dibine vurduğunu söyleyebileceğim Timur'un yöntemlerinden biri; Timur, cezalandırmak istediği bazı şehir/kale ahalisinin çocuklarını, atların altında -pıhtıya dönüşene kadar- ezdirirmiş. (Elbette söz konusu tarih ise eylemleri o dönemin şartlarına göre yorumlamak gerek ama bu cezalandırma yöntemi ve benzerlerinin her çağda kabul edilemez ve elle tutulamaz bir yanı olduğu herkesçe aşikardır.)
Kitabın içeriğindeki suç ve ceza, İslam dönemindeki Türk Devletlerinin ÖRFİ yani GELENEK/TÖRE hukukuna göre hazırlanmış. Ağırlıkta da Timur ve Memluk Devletlerinden örnekler ve bazı Anadolu Beyliklerinden örnekler verilmiş; her ne kadar Osmanlı Devleti de çift hukuk düzeniyle yönetilse de bu kitabın konusu dışında. Zaten yazar da Timur ve Memluk dönemleri üzerinde hakim biri. Bilhassa Timur konusu hakkında bilgi edinmek isterseniz, yanlışım yoksa, Öteki Gündem programına da zamanında katılmıştı.
Genel olarak - bazı bilgilere şüpheyle yaklaşsam da- bilgilendirici ve güzel bulduğum bir kitaptı. Eğer konu ilginizi çekiyor ise tavsiye ederim. Kitap boyunca her bir olay için başlıklar ve tarihte yaşanmış olaylar şeklinde bilgiler verildiği için de cezalandırma bilgisi dışında yer yer devletlerin yaşadığı bazı olay ve nedenler hakkında da minik bilgiler edinmiş oluyoruz. Hocamıza emekleri için teşekkür ederiz.