Sosyal bilimler alanında iktisat en katı, tarih ise en yumuşak olanıdır. Kökeni iktisatçı olan kişi, birkaç kitap karıştırdıktan sonra bu yumuşaklığın biraz sertleşmesi gerektiğine inanır diyor Prof. Sencer Divitçioğlu. Kırk yıl boyunca iktisat teorisiyle uğraştıktan sonra rotasını tarih bilimine doğru çeviren bir bilim adamının deneyimiyle konuşuyor kuşkusuz.Ortaçağ Türk Toplumları Hakkında adlı kitapta yer alan dokuz makale, Divitçioğlunun, tarihi katılaştırma ve onu boşluk doldurma yöntemiyle yapılan bir bilim olmaktan çıkarma çabalarının ürünleri. Yazarın, Kök Türklerden (552-744) Osmanlının İstanbulu fethetmesine (1453) kadar uzanan dokuz yüz yıllık dönemi açıklamak/ anlamak için geliştirdiği araştırma programının yeni bir halkası. Nasıl Bir Tarih?, Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu, Oğuzdan Selçukluya ve Kök Türkler adlı kitaplara eklemlenen bir deneme... Divitçioğlu, bu kitapta ortaçağ Türk toplumlarının iktisadî yapılarını, yönetsel ve siyasal erklerini, akrabalık ve soy ilişkilerini, dinsel alanda geçirdikleri evrimleri alışılmadık bir retorikle anlatarak, Türk tarihini alaturka anlatı ve hikâye etme sanatlarından kurtarıyor. Önce yüzen bilgileri topluyor yazar, sonra da bir tarih metodolojisi oluşturuyor ve yaptığı tüm tahlilleri, yorumları formelleştiriyor. Kullandığı dili de, modern sosyal bilimlerin yararlandığı kavram dağarını aratmayacak bir biçimde, çeşitli Türkçe sözlüklerden devşirdiği kelimelerle zenginleştiriyor. Tarihi tersinden ya da düzünden değil, düpedüz yeniden ama bu kez başka türlü okumayı öneriyor Sencer Divitçioğlu. TADIMLIKNasıl Bir Tarih?Okur, eğer ortaçağ Türk toplumları hakkında yazmış olduğum trilogieyi (1999, 2000a, 2000b) okumuşsa, tarihi hep tarih + olarak algıladığımı anlamıştır. Buradaki (+), antropoloji bilimi ile sosyal bilimler metodolojisidir. Neden? Çünkü tarih, bilimin sine qua nonu olan soyutlama işlemini, ancak antropolojinin avadanlığından ödünç aldığı model, yapı, fonksiyon, kategori, aksiyomatik ve diyagram gibi aletleri kullanarak gerçekleştirir. Doğrusu, tarih de bu işlemde kendine özgü eşsürem/artsürem, dinamik/statik, durağan/devingen ve uzun süre/kısa süre örneği kavramları ortak avadanlığa katarak tarih +yı zenginleştirir. Arttırılmış tahlil araçları ise, gerek doğa gerekse sosyal bilimlerde olduğu gibi tarihte de nedensellik sorununun çözülmesine yardımcı olur (Hempel, 1992). Bu önemli, fakat tartışmaya açık sorunu, şimdi, kendi merceğimden sergilemeye çalışayım. 1) Tarih geçmişteki olguların hem nedenlerini hem de sonuçlarını, çoklukla, sunduğu belgelerle bize taşır (not: belgeler ile gözlemlenen olgular özdeştirler). Yani; sonuç-olguların nedenlerini kronolojik tarihle bulabileceğimiz gibi, bunların nedeni olan neden-olguları da gene kronolojik tarihle bulabiliriz. Tabii ki keyfilikten arınarak, belgeleri okuyarak, üzerlerinde düşünerek, onları tasnif ederek ve aralarındaki nedensellik bağını mantıksal olarak saptayarak. Öyle ise, tarihte nedensellik nedir? 1.a) Diyelim ki; x, t=0 dönemindeki bir olgu, y, t=2 dönemindeki bir sonuç-olguya nedendir. Yani, sekemeçli (sequence) olarak (şimdilik t=1 dönemini atlıyorum), x, ynin nedenidir. Bireysel bir neden bireysel bir sonuç doğurmuştur. Bu durumda x ile y arasındaki nedensellik ilişkilerinde yeterlilik (sufficiency) koşulu sağlanmıştır. Ve böylece, sekemeçli olaylar arasındaki nedensellik ilişkileri açıklanmıştır (neden-çünkü).1.b) Şimdi diyelim ki, (x, z, u) t= 0 gibi olgular hep birlikte, t=2 dönemindeki y sonuç-olgusuna neden olsun. O vakit, tarihteki olgular arasındaki nedensellik ilişkileri şekil değiştirir; (x, z, u) olguları teker teker ve hep birlikte ynin nedeni olur. x olmadan y olmaz gibi. Bu durumda tarihte olgular arasındaki nedensellik, gereklilik (necessity) koşulu olarak karşımıza çıkar. Çoğul tekil nedenler tekil sonuç meydana getirmiştir ya da vice versa. Ama, bu durumda da olaylar arasındaki tarihî nedensellik açıklanmıştır. 1.c) Tahmin edileceği gibi, tarih çalışmalarında ancak tekil olaylar düzeyinde nedensellik ilişkilerini saptarken, yeterlilik koşulunu yerine getiren örnekler bulmak, hemen hemen olanaksızdır (hipotez geliştirmek zordur). Üstelik nedenselliğe yol açan çoklu olaylar arasından herhangi bir nedeni nasıl ayıklayıp seçebiliriz? Bu bakımdan, tarihteki nedensellik ilişkilerinde ancak gereklilik koşuluyla yetinmek mecburiyetindeyiz. Olsun! Tarihsel açıklamalarda doğa bilimlerinde bulunan nedensellikten yoksun olsak bile, uslama sonucu yapılan bir tahlili tarih bilimine katmış olursak fena mı olur?
Sosyal bilimler alanında iktisat en katı, tarih ise en yumuşak olanıdır. Kökeni iktisatçı olan kişi, birkaç kitap karıştırdıktan sonra bu yumuşaklığın biraz sertleşmesi gerektiğine inanır diyor Prof. Sencer Divitçioğlu. Kırk yıl boyunca iktisat teorisiyle uğraştıktan sonra rotasını tarih bilimine doğru çeviren bir bilim adamının deneyimiyle konuşuyor kuşkusuz.Ortaçağ Türk Toplumları Hakkında adlı kitapta yer alan dokuz makale, Divitçioğlunun, tarihi katılaştırma ve onu boşluk doldurma yöntemiyle yapılan bir bilim olmaktan çıkarma çabalarının ürünleri. Yazarın, Kök Türklerden (552-744) Osmanlının İstanbulu fethetmesine (1453) kadar uzanan dokuz yüz yıllık dönemi açıklamak/ anlamak için geliştirdiği araştırma programının yeni bir halkası. Nasıl Bir Tarih?, Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu, Oğuzdan Selçukluya ve Kök Türkler adlı kitaplara eklemlenen bir deneme... Divitçioğlu, bu kitapta ortaçağ Türk toplumlarının iktisadî yapılarını, yönetsel ve siyasal erklerini, akrabalık ve soy ilişkilerini, dinsel alanda geçirdikleri evrimleri alışılmadık bir retorikle anlatarak, Türk tarihini alaturka anlatı ve hikâye etme sanatlarından kurtarıyor. Önce yüzen bilgileri topluyor yazar, sonra da bir tarih metodolojisi oluşturuyor ve yaptığı tüm tahlilleri, yorumları formelleştiriyor. Kullandığı dili de, modern sosyal bilimlerin yararlandığı kavram dağarını aratmayacak bir biçimde, çeşitli Türkçe sözlüklerden devşirdiği kelimelerle zenginleştiriyor. Tarihi tersinden ya da düzünden değil, düpedüz ye... tümünü göster