Zulüm, İslm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuranda bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bidatlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (asker sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmi dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslm devletlerinde de kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bidat olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukuk statüsünde yatmaktadır. Asker sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdir. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi ?kamuya hizmet? için yapmaz. Padişahın gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslm dini, Müslüman?ın Müslümana ve devlet koruması altına giren zimmlere iyi davranmayı emretmesi sebebiyle yöneticiler kötü hareketlerden kaçınırlar.
Zulüm, İslm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuranda bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bidatlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (asker sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmi dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslm devletlerinde de kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bidat olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukuk statüsünde yatmaktadır. Asker sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdir. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi ?kamuya hizmet? için yapmaz. Padişahın gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslm dini, Müslüman?ın Müslümana ve devlet koruması altına giren zimmlere iyi davranmayı... tümünü göster