Osmanlı devlet adamları, Kırım Savaşının sonuna gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğunun içeriden ve dışarıdan, ikili bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu biliyorlardı. Dışarıda Avrupa uygarlığının ve gücünün üstünlüğü, içerideyse azınlık milletlerin ayrılıkçı milliyetçilikleri, koskoca imparatorluğu dağılmanın ve yıkımın eşiğine getirmişti. Böyle kritik bir dönemeçte sahneye Jön Türklerle Yeni Osmanlılar çıktı ve bu hareketin önderleri, yapısı heterojen bir nitelik taşıyan imparatorluğu canlandırmak ve Türklük temelinde yeni baştan kurmak için -her ne kadar inişli çıkışlı ve istikrarsızca da olsa- büyük bir mücadeleye atıldılar... Tarihçi Roderic Davisonın, Tanzimat reformlarını ayrıntılarıyla incelediği bu önemli kitabı, 1839 Gülhane Hattı Şerifinin ilan edilmesinden başlayarak 1856 Hattı Hümayunu ve 1876 Anayasasına kadar olan dönemi içine alıyor. Yazar bu kapsamda ve zengin referanslardan yararlanarak, merkezi hükümeti kuvvetlendirmeye, taşra yönetimine çekidüzen vermeye, gayri-müslim azınlıkların yapısını gözden geçirmeye, hukuk, eğitim ve orduyu modernize etmeye ve tüm bir reform hareketinin doruk noktası olarak 1876 Anayasasının ilan edilmesine yönelik girişimleri enine boyuna inceliyor.
Osmanlı devlet adamları, Kırım Savaşının sonuna gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğunun içeriden ve dışarıdan, ikili bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu biliyorlardı. Dışarıda Avrupa uygarlığının ve gücünün üstünlüğü, içerideyse azınlık milletlerin ayrılıkçı milliyetçilikleri, koskoca imparatorluğu dağılmanın ve yıkımın eşiğine getirmişti. Böyle kritik bir dönemeçte sahneye Jön Türklerle Yeni Osmanlılar çıktı ve bu hareketin önderleri, yapısı heterojen bir nitelik taşıyan imparatorluğu canlandırmak ve Türklük temelinde yeni baştan kurmak için -her ne kadar inişli çıkışlı ve istikrarsızca da olsa- büyük bir mücadeleye atıldılar... Tarihçi Roderic Davisonın, Tanzimat reformlarını ayrıntılarıyla incelediği bu önemli kitabı, 1839 Gülhane Hattı Şerifinin ilan edilmesinden başlayarak 1856 Hattı Hümayunu ve 1876 Anayasasına kadar olan dönemi içine alıyor. Yazar bu kapsamda ve zengin referanslardan yararlanarak, merkezi hükümeti kuvvetlendirmeye, taşra yönetimine çekidüzen vermeye, gayri-müslim azınlıkların yapısını gözden geçirmeye, hukuk, eğitim ve orduyu modernize etmeye ve tüm bir reform hareketinin doruk noktası olarak 1876 Anayasasının ilan edilmesine yönelik girişimleri enine boyuna inceliyor.