Cumhuriyet sonrası eleştirel söylem içinde, ideoloji doğrultusunda belirlenmiş bir kanona ve indirgenmiş tartışmalara hapsolan, acemiliklerin ve yetersiz taklitlerin romanı olarak sunulan Osmanlı romanına, 21. yüzyılda yeni bakış açıları kazandırmak mümkün mü? İşte bu sorulardan yola çıkarak Türkçe roman geleneğine yeniden bakan Şeyda Başlı, Osmanlı romanının özgül niteliklerini araştırıyor ve Akabi Hikâyesi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Taaşşuk-u Talat ve Fitnat, İntibah, Turfanda mı yoksa Turfa mı? ve Araba Sevdasını mercek altına alıyor.
Özellikle Cumhuriyet sonrası eleştirel söylemi şekillendirmek, bu tezleri ispatlamak için birçok çalışmaya temel sağlayan bu romanları yeniden inceleyerek, 18. ve 19. yüzyıllardaki Osmanlı siyasal ve toplumsal değişiminin romanlarda çok katmanlı bir anlatı yapısı ortaya çıkardığını, Divan edebiyatının roman üzerinde olumsuz bir etkisinin olmasından ziyade, bu yapıda nasıl merkezî bir rolü olduğunu gözler önüne seriyor.
Cumhuriyet sonrası eleştirel söylem içinde, ideoloji doğrultusunda belirlenmiş bir kanona ve indirgenmiş tartışmalara hapsolan, acemiliklerin ve yetersiz taklitlerin romanı olarak sunulan Osmanlı romanına, 21. yüzyılda yeni bakış açıları kazandırmak mümkün mü? İşte bu sorulardan yola çıkarak Türkçe roman geleneğine yeniden bakan Şeyda Başlı, Osmanlı romanının özgül niteliklerini araştırıyor ve Akabi Hikâyesi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Taaşşuk-u Talat ve Fitnat, İntibah, Turfanda mı yoksa Turfa mı? ve Araba Sevdasını mercek altına alıyor.
Özellikle Cumhuriyet sonrası eleştirel söylemi şekillendirmek, bu tezleri ispatlamak için birçok çalışmaya temel sağlayan bu romanları yeniden inceleyerek, 18. ve 19. yüzyıllardaki Osmanlı siyasal ve toplumsal değişiminin romanlarda çok katmanlı bir anlatı yapısı ortaya çıkardığını, Divan edebiyatının roman üzerinde olumsuz bir etkisinin olmasından ziyade, bu yapıda nasıl merkezî bir rolü olduğunu gözler önüne seriyor.