Bilinmektedir ki, her hatırat öznel olmakla beraber anlatılan dönemi aydınlatmak açısından belli bir öneme sahiptir. Bu bağlamda Âli Haydar Midhatın hatıraları oldukça çalkantılı geçen Osmanlının son dönemleriyle ilgili bilgileri içermesi bakımından dikkate değerdir.Sultan Abdülazizin tahttan indirilmesi sonrasında intihar ettiği veya öldürüldüğü yolundaki bugün bile tartışma ve araştırmalara konu olan vefatı, Sultan II. Abdülhamidin tahta geçişi ve saltanatının ilk yılları, Midhat Paşanın Avrupa-sürgünü ve sürgün dönüşü İzmir valiliği yılları, yine Midhat Paşa ve arkadaşlarının Sultan Abdülazizin kuşkulu ölümünden sorumlu tutularak Yıldızda kurulan mahkemede yargılanıp idama mahkûm edilmeleri, daha sonra bu idamların müebbed kalebendliğe çevrilip Taife sürgünleri, 1884 yılında hazin ölümleri, II. Meşrutiyetin ilanı, ittihad ve Terakkinin iktidar yılları, Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke dönemi İstanbulunun sosyal ve siyasî manzarası gibi, yakın tarihimizde üzerinde çok yazılıp çizilen olayların bir yüzü Ali Haydar Midhatın bakışıyla bu hatıralarda dile getirilir.
Bilinmektedir ki, her hatırat öznel olmakla beraber anlatılan dönemi aydınlatmak açısından belli bir öneme sahiptir. Bu bağlamda Âli Haydar Midhatın hatıraları oldukça çalkantılı geçen Osmanlının son dönemleriyle ilgili bilgileri içermesi bakımından dikkate değerdir.Sultan Abdülazizin tahttan indirilmesi sonrasında intihar ettiği veya öldürüldüğü yolundaki bugün bile tartışma ve araştırmalara konu olan vefatı, Sultan II. Abdülhamidin tahta geçişi ve saltanatının ilk yılları, Midhat Paşanın Avrupa-sürgünü ve sürgün dönüşü İzmir valiliği yılları, yine Midhat Paşa ve arkadaşlarının Sultan Abdülazizin kuşkulu ölümünden sorumlu tutularak Yıldızda kurulan mahkemede yargılanıp idama mahkûm edilmeleri, daha sonra bu idamların müebbed kalebendliğe çevrilip Taife sürgünleri, 1884 yılında hazin ölümleri, II. Meşrutiyetin ilanı, ittihad ve Terakkinin iktidar yılları, Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke dönemi İstanbulunun sosyal ve siyasî manzarası gibi, yakın tarihimizde üzerinde çok yazılıp çizilen olayların bir yüzü Ali Haydar Midhatın bakışıyla bu hatıralarda dile getirilir.
Sultan Abdülaziz cinayetinde parmağı olan Mithat Paşa'nın öz oğlu olan Ali Haydar bey, kitabın büyük bir kısmını babasının müdaafasına ayırmış. Mithat Paşa idam cezasına çarptırıldığı halde onu affeden Sultan'ın, güya Mithat Paşa ile birlikte bütün çocuklarını katlettirmeye çalıştığını anlatıyor. Abdülhamit'e hücum ederken yer yer komik duruma düşen yazar, işin içinden çıkamadığı yerde: "Abdülhamit gibi kötü birinin nasıl böyle iyi davrandığını anlayamadım" diyor. Yazar güven vermiyor. Olaylar kopuk, gereksiz belgelerle dolu sayfalar yorucu. Fakat yine de okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.