İslam medeniyetinin son temsilcisi olan Osmanlı İmparatorluğu, on dokuzuncu yüzyıla eski ihtişamını tamamen kaybetmiş bir hâlde girdi. Âleme nizam veren büyük devletler arasında artık onun adı hasta adamdı. Buna rağmen Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarının çok büyük bir bölümünde (Mısır, Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Sudan, Irak, Suriye, Kuveyt, Necid, Aden, Hadramut, Fersan Adaları, Bahreyn, Kıbrıs, Balkanlar ve Boğazlar) onun süvarileri kol geziyordu. Ne var ki Avrupanın bütün sihirbaz diplomatları, efsuncu gazetecileri, misyoner seyyahları, entrikacı bankerleri, yerli ve yabancı ajanları, geliştirdikleri en son sistemlerle, şaşkına dönmüş ihtiyar aslanı aldatıyorlar, her gün de çürümüş dişlerinden birini çekiyorlardı. Üç kıtada birden can çekişen Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye 100 yıl yaşayan bir ölümle öldü. Bu kitap işgalcinin değişmeyen yüzünü ve 100 yıl süren ihanetlerin acı öyküsünü anlatır.
İslam medeniyetinin son temsilcisi olan Osmanlı İmparatorluğu, on dokuzuncu yüzyıla eski ihtişamını tamamen kaybetmiş bir hâlde girdi. Âleme nizam veren büyük devletler arasında artık onun adı hasta adamdı. Buna rağmen Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarının çok büyük bir bölümünde (Mısır, Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Sudan, Irak, Suriye, Kuveyt, Necid, Aden, Hadramut, Fersan Adaları, Bahreyn, Kıbrıs, Balkanlar ve Boğazlar) onun süvarileri kol geziyordu. Ne var ki Avrupanın bütün sihirbaz diplomatları, efsuncu gazetecileri, misyoner seyyahları, entrikacı bankerleri, yerli ve yabancı ajanları, geliştirdikleri en son sistemlerle, şaşkına dönmüş ihtiyar aslanı aldatıyorlar, her gün de çürümüş dişlerinden birini çekiyorlardı. Üç kıtada birden can çekişen Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye 100 yıl yaşayan bir ölümle öldü. Bu kitap işgalcinin değişmeyen yüzünü ve 100 yıl süren ihanetlerin acı öyküsünü anlatır.