Oyuna Geldik

Sözlüklerde birçok işe yaramayan sözcükler vardır. Bunlardan en çok kullanılanı kuşkusuz keşkedir. Hiçbir işlerliği olmamasına karşın satır aralarında durmadan tekrarladığımız bu sözcük, altmışlı ve seksenli yıllarda Almanyaya göç edenlerin ve hâlâ göçmenliği kendilerine yakıştıramayan insanların; çerçeveletip duvarına astığı bir sözcüktür.Bir köylünün, köy yaşamından şehir yaşamına geçiş süresi yaklaşık 75 sene olduğunu belirtmekte toplumbilimciler. Bu, aynı dile, dine, örf ve adetlere sahip olan bir toplum içinde yaşayanlar için geçerli. Sabanı bırakıp, bir hafta sonra kendini dev gibi bir makinenin önüne bulanlar için bu sürecin ne olacağını hesaplamak gerçekten olanaksız. Köyden şehre, bir ülkeden diğer bir ülkeye göç ve beraberinde getirdiği bu ani değişim (en azından ilk kuşak için), bir kurtuluş değil, yok oluştur.Belirli bir eğitim düzeyinin çok çok altında olan bu insanlar, iki kültür arasında sıkışıp kalınca, din-ahlak ağırlıklı feodal sistemden, şehir-endüstri yaşamına geçerken, kendi oluşturdukları yasaları uygularlar. Dolaysıyla ortaya kırma/ karma bir yapı; toplumdışı kalmış insanlar çıkar. Doğal olarak, Almanyada yaşayan birinci, hatta ikinci kuşak, feodal sistemden, şehirsel-endüstriyel yaşama -yaklaşık- yarım asır geçmiş olmasına karşın ayak uyduramamış, her iki toplum tarafından da dışlanılır duruma gelmiştir. Bir insan kendi değerlerinden kopup, yaşadığı toplumun değerlerini de benimseyememişse, elindeki tek değerin/ tapının Para olduğunu, kişilik arayışı için bunu her fırsatta kullanacağını düşünmek yanlış olmaz. Nida Öz

Sözlüklerde birçok işe yaramayan sözcükler vardır. Bunlardan en çok kullanılanı kuşkusuz keşkedir. Hiçbir işlerliği olmamasına karşın satır aralarında durmadan tekrarladığımız bu sözcük, altmışlı ve seksenli yıllarda Almanyaya göç edenlerin ve hâlâ göçmenliği kendilerine yakıştıramayan insanların; çerçeveletip duvarına astığı bir sözcüktür.Bir köylünün, köy yaşamından şehir yaşamına geçiş süresi yaklaşık 75 sene olduğunu belirtmekte toplumbilimciler. Bu, aynı dile, dine, örf ve adetlere sahip olan bir toplum içinde yaşayanlar için geçerli. Sabanı bırakıp, bir hafta sonra kendini dev gibi bir makinenin önüne bulanlar için bu sürecin ne olacağını hesaplamak gerçekten olanaksız. Köyden şehre, bir ülkeden diğer bir ülkeye göç ve beraberinde getirdiği bu ani değişim (en azından ilk kuşak için), bir kurtuluş değil, yok oluştur.Belirli bir eğitim düzeyinin çok çok altında olan bu insanlar, iki kültür arasında sıkışıp kalınca, din-ahlak ağırlıklı feodal sistemden, şehir-endüstri yaşamına geçerken, kendi oluşturdukları yasaları uygularlar. Dolaysıyla ortaya kırma/ karma bir yapı; toplumdışı kalmış insanlar çıkar. Doğal olarak, Almanyada yaşayan birinci, hatta ikinci kuşak, feodal sistemden, şehirsel-endüstriyel yaşama -yaklaşık- yarım asır geçmiş olmasına karşın ayak uyduramamış, her iki toplum tarafından da dışlanılır duruma gelmiştir. Bir insan kendi değerlerinden kopup, yaşadığı toplumun değerlerini de benimseyememişse, elindeki tek değerin/ tapının Para olduğunu, kişilik arayışı... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9783980861199

Etiketler: öykü

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski