Philip K. Dick’i nasıl bilirsiniz? Yapıtları Bıçak Sırtı, Gerçeğe Çağrı, Azınlık Raporu gibi unutulmaz filmlere konu olan dahi bilimkurgu yazarı olarak mı? İnsanın ve gerçekliğin doğasını anlatmak için bilimkurgu yazmayı seçen üretken bir dahi olarak mı?
Dick hayatı boyunca beş kez evlendi. Üçüncü eşi Anne R. Dick’le 1958-1964 yılları arasında evli kaldı. Bu dönemde Dick, Yüksek Şatodaki Adam, Mars’ta Zaman Kayması, Palmer Eldritch’in Üç Bilmecesi gibi en ünlü romanlarını yazdı.
Dick’in üçüncü eşinin bu şaşırtıcı biyografisi yalnızca bu dönemi anlatmak kalmıyor, bir muammanın portresini çiziyor. Görünüşte yakışıklı ve çekici bu zeki adam gerçekte kimdi? İçindeki huzursuzlukla ve giderek artan bir paranoyayla mücadele eden, gerçeklikten giderek kopan sorunlu bir adam mı? Hayatına giren herkesi büyüleyen bir binbir surat mı?
“Romanları rüyaların dilinde yazılmış bir otobiyografiydi. Kendiyle ilgili çok fazla şey açık ettiğini hissettiğinde başka bir konuya geçer ya da karakterin cinsiyetini değiştirirdi. Altmışların başındaki romanlarında ne kadar çok şey anlattığını fark ettiğini sanmıyorum ya da o kadar meçhul bir yazar olduğunu düşünüyordu ki, kimse söyledikleriyle kişisel hayatını birbirine bağlayamazdı. Belki de umurunda değildi.”
Philip K. Dick’i nasıl bilirsiniz? Yapıtları Bıçak Sırtı, Gerçeğe Çağrı, Azınlık Raporu gibi unutulmaz filmlere konu olan dahi bilimkurgu yazarı olarak mı? İnsanın ve gerçekliğin doğasını anlatmak için bilimkurgu yazmayı seçen üretken bir dahi olarak mı?
Dick hayatı boyunca beş kez evlendi. Üçüncü eşi Anne R. Dick’le 1958-1964 yılları arasında evli kaldı. Bu dönemde Dick, Yüksek Şatodaki Adam, Mars’ta Zaman Kayması, Palmer Eldritch’in Üç Bilmecesi gibi en ünlü romanlarını yazdı.
Dick’in üçüncü eşinin bu şaşırtıcı biyografisi yalnızca bu dönemi anlatmak kalmıyor, bir muammanın portresini çiziyor. Görünüşte yakışıklı ve çekici bu zeki adam gerçekte kimdi? İçindeki huzursuzlukla ve giderek artan bir paranoyayla mücadele eden, gerçeklikten giderek kopan sorunlu bir adam mı? Hayatına giren herkesi büyüleyen bir binbir surat mı?
“Romanları rüyaların dilinde yazılmış bir otobiyografiydi. Kendiyle ilgili çok fazla şey açık ettiğini hissettiğinde başka bir konuya geçer ya da karakterin cinsiyetini değiştirirdi. Altmışların başındaki romanlarında ne kadar çok şey anlattığını fark ettiğini sanmıyorum ya da o kadar meçhul bir yazar olduğunu düşünüyordu ki, kimse söyledikleriyle kişisel hayatını birbirine bağlayamazdı. Belki de umurunda değildi.”
"... insanın ve gerçekliğin doğası hakkında yazmak" isteyen ve "eğer ciddi edebi eserlerini bastırmayı başaramazsa bunu bilimkurguyla" yapacağını söyleyen Philip K. Dick'in üçüncü eşinin seneler süren araştırmaları, röportajları ve Dick'in annesine, eşlerine, kızına yazdığı mektuplarla zenginleştirilmiş biyografisi.
Kitabı okurken biraz içim acıdı. O muazzam romanları, öyküleri yazan Dick'in yaşadığı bunalımlar, psikolojik sorunlar, hastalıklar ve yoksulluk kitapta çok iyi anlatılmış. Sıkıcı ve rutin bir biyografinin ötesinde anlatım dili çok iyi ve kitapta pek çok sürpriz de var: Dick'in bir yazar arkadaşına öykülerinden birinde kullanması için "armağan ettiği" iki sayfalık bir mini öykü, Anne R. Dick'in rüyaları, Philip K. Dick'in roman kahramanlarının gerçek hayattaki karşılıkları... Büyük bir keyifle okudum ve Dick'e bir kez daha saygı duydum.
335 sayfa
15Ocak2016 tarihinde, Alfa tarafından yayınlandı