-Bir kilo uyuşturucu...
-Evinden kaçmış genç bir kadın...
-Bir torba dolusu mücevher...
-Kendine ait olanı geri almaya çalışan bir mafya babası...
-"Hatır borcu" ödemesi gereken bir komiser...
-Son işini yapmak üzere güne başlayan bir kurye...
Ve tüm olan bitenden habersiz hayatlarını eğlence, şamata ve "karı kız" peşinde koşarak geçirirken, boylarını fersah fersah aşan bir kovalamacaya bulaşan iki genç adam...
Arabanın arkasında, sırtüstü yerde yatıyor. Yüzü bana dönük. İki büklüm. O çok sevdiği buz rengi Loft kotunun sol bacağı siyahımsı kırmızı. Buz rengi olan tek şey Bora'nın yüzü, kot pantolonu değil. Kanlar içindeki bacağını tutuyor iki eliyle. Ben arka koltukta yüzüstü yatıyorum...
Günlerden pazartesi, 13 Nisan 1998... Tam tamına 28 yıl önce bugün,Astronot Jim Lovell, Apollo 13'ten NASA Komuta Merkezi'ne "Houston! Bir sorunumuz var!" diyordu. Oğlum Houston yetiş! Bizim sorun çok daha büyük!
Sokakta oynayan çocukların henüz tükenmediği 90'ların İstanbul'unda, cep telefonsuz ve internetsiz zamanların renkli atmosferinde geçen bu soluk soluğa kovalamacada suç, entrika ve ihanete doyacak, Bora ve Ali'nin etrafındaki çember daraldıkça kâh gülecek, kâh küfür edeceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
-Bir kilo uyuşturucu...
-Evinden kaçmış genç bir kadın...
-Bir torba dolusu mücevher...
-Kendine ait olanı geri almaya çalışan bir mafya babası...
-"Hatır borcu" ödemesi gereken bir komiser...
-Son işini yapmak üzere güne başlayan bir kurye...
Ve tüm olan bitenden habersiz hayatlarını eğlence, şamata ve "karı kız" peşinde koşarak geçirirken, boylarını fersah fersah aşan bir kovalamacaya bulaşan iki genç adam...
Arabanın arkasında, sırtüstü yerde yatıyor. Yüzü bana dönük. İki büklüm. O çok sevdiği buz rengi Loft kotunun sol bacağı siyahımsı kırmızı. Buz rengi olan tek şey Bora'nın yüzü, kot pantolonu değil. Kanlar içindeki bacağını tutuyor iki eliyle. Ben arka koltukta yüzüstü yatıyorum...
Günlerden pazartesi, 13 Nisan 1998... Tam tamına 28 yıl önce bugün,Astronot Jim Lovell, Apollo 13'ten NASA Komuta Merkezi'ne "Houston! Bir sorunumuz var!" diyordu. Oğlum Houston yetiş! Bizim sorun çok daha büyük!
Sokakta oynayan çocukların henüz tükenmediği 90'ların İstanbul'unda, cep telefonsuz ve internetsiz zamanların renkli atmosferinde geçen bu soluk soluğa kovalamacada suç, entrika ve ihanete doyacak, Bora ve Ali'nin etrafındaki çember daraldıkça kâh gülecek, kâh küfür edeceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
Cok cilgin bir kitap olmus. Bir insanin basina daha ne gelebilir ki cumlesinin yetersiz kaldigi ve her seferinde belayi yagmur ustlerine cektikleri kisimlar epey guldurdu beni.
Lakin gulduk eglendik falan filan bunlar bir yana ( dizustu edebiyat oldugu icin cok birsey beklememem gerek aslinda kitabin dilinden, gidisatindan ama ) kullanılan asiri argo ve kufurlu dil bir yerden sonra boguyor insani bilginiz olsun.
Ciltsiz, 220 sayfa
2014 tarihinde, Okuyan us yayınları tarafından yayınlandı