İşte Türk-Amerikan ortak yapımı Meleğin Sırları (Broken Angel) filminin kitabı�Birden bir şimşek çaktı ve ardından gök gürledi. Öfkeli bulutlar, elektriğini karanlık sulara boşaltıyordu. Suyun üzerinde oluşan dalgalar köpürerek onun üzerine doğru geliyordu sanki. Sırtında görünmez bir kambur gibi taşıdığı acı yükünü bu dalgalar alıp götürebilir miydi? Bu derin ve karanlık su; düş kırıklıklarını, yiten umutlarını, çektiği acıları, döktüğü gözyaşlarını alır mıydı acaba içine?Artık her şeye yabancıydı, kendine bile. Defterine yazdığı gibi inandığı ilkelere, o güzel değerlere ne olmuştu? Hani; sevgi verirsen sevgi alırdın. Hani; insanlık adaletle baki ve daim olurdu. Kendin iyiysen, herkesin de sana karşı iyi olacağına inanmak ne büyük bir aptallıktı. Artık kendisinde bile inanacak hiçbir şey kalmamıştı. Tüm değerlerini yitirdikten sonra geriye kalan sadece nefret ettiği bir beden.Tülay Pırlant kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı bu anı-romanda, Amerikada tutunmaya çalışan Türk toplumunun fırtınalı ve çileli varoluş mücadelesini, yaşanması hiç de kolay olmayan �Amerikan Rüyası�nı anlatıyor.Amerikada ruhen ve bedenen kaybolan Türk kızı Ebrunun, insanın tüylerini diken diken eden bir kâbusa dönüşen hüzünlü öyküsü bunun en çarpıcı örneği...
İşte Türk-Amerikan ortak yapımı Meleğin Sırları (Broken Angel) filminin kitabı�Birden bir şimşek çaktı ve ardından gök gürledi. Öfkeli bulutlar, elektriğini karanlık sulara boşaltıyordu. Suyun üzerinde oluşan dalgalar köpürerek onun üzerine doğru geliyordu sanki. Sırtında görünmez bir kambur gibi taşıdığı acı yükünü bu dalgalar alıp götürebilir miydi? Bu derin ve karanlık su; düş kırıklıklarını, yiten umutlarını, çektiği acıları, döktüğü gözyaşlarını alır mıydı acaba içine?Artık her şeye yabancıydı, kendine bile. Defterine yazdığı gibi inandığı ilkelere, o güzel değerlere ne olmuştu? Hani; sevgi verirsen sevgi alırdın. Hani; insanlık adaletle baki ve daim olurdu. Kendin iyiysen, herkesin de sana karşı iyi olacağına inanmak ne büyük bir aptallıktı. Artık kendisinde bile inanacak hiçbir şey kalmamıştı. Tüm değerlerini yitirdikten sonra geriye kalan sadece nefret ettiği bir beden.Tülay Pırlant kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı bu anı-romanda, Amerikada tutunmaya çalışan Türk toplumunun fırtınalı ve çileli varoluş mücadelesini, yaşanması hiç de kolay olmayan �Amerikan Rüyası�nı anlatıyor.Amerikada ruhen ve bedenen kaybolan Türk kızı Ebrunun, insanın tüylerini diken diken eden bir kâbusa dönüşen hüzünlü öyküsü bunun en çarpıcı örneği...