Kusursuz bir centilmen, asil bir prens ve gözükara bir maceraperest olarak girdiği her kılığın hakkını layıkıyla veren Arsen Lüpen, güzel bir kadını elde etmek için tüm maharetini de ortaya koymaktan çekinmeyen, atıldığı tüm maceralardan yüzünün akıyla çıkan usta bir dedektiftir aynı zamanda. Lüpen, yeteneklerinden o kadar emindir ki, düştüğü en zor anlarda bile soğukkanlılığını yitirmez. Her şeyin bittiği, kaybetmeye ramak kalınan ölüm-kalım anlarında bile o, zafer çığlığını hep muhafaza eder. Saat Sekizi Çaldı adlı bu macerasında Lüpen, amcasının zoruyla evlenen güzel bir kadının kötü kaderini değiştirmek için gözünü budaktan sakınmayarak yine maceradan maceraya sürüklenir, ama bu kez kötü kaderini değiştirmeye çalıştığı güzel kadın Hortense Daniel de eşlik eder ona. Lüpen güzel kadını elde etmek için, üç ay içinde sekiz tane vakayı çözme sözünü vermiştir kadına. Anlaşma gereği tam üç ay sonra, sekiz tane vaka çözüldüğünde ve Halingre Şatosu´nun saati sekizi çaldığında da Hortense, kendini Arsen Lüpen´e teslim edecektir. Vakalar zorlu, failler karanlık, zaman dardır. Birinde, yirmi yıl önce işlenen bir cinayet söz konusudur. Diğerinde ise, yeğenini öldürmekle suçlanan ve giyotine gitmesine saatler kalan bir adam; en önemlisi de Hortense´ın dokuz yıl önce bir broşu çalınmıştır ve bunun da failinin bulunması gerekmektedir. Olaylar üst üste geldikçe umutlar tükenir, sabır sınırları zorlanır, beklentiler artar, ancak Lüpen´in her zaman için alternatif bir planı vardır. Arsen Lüpen, çok kısa bir sürede bu kadar çok vakayı çözerek güzeller güzeli Hortense´a sahip olmayı başaracak mı? Yoksa bazılarımızın Lüpen´in yetenekleri konusunda hala şüpheleri mi var? ...
Kusursuz bir centilmen, asil bir prens ve gözükara bir maceraperest olarak girdiği her kılığın hakkını layıkıyla veren Arsen Lüpen, güzel bir kadını elde etmek için tüm maharetini de ortaya koymaktan çekinmeyen, atıldığı tüm maceralardan yüzünün akıyla çıkan usta bir dedektiftir aynı zamanda. Lüpen, yeteneklerinden o kadar emindir ki, düştüğü en zor anlarda bile soğukkanlılığını yitirmez. Her şeyin bittiği, kaybetmeye ramak kalınan ölüm-kalım anlarında bile o, zafer çığlığını hep muhafaza eder. Saat Sekizi Çaldı adlı bu macerasında Lüpen, amcasının zoruyla evlenen güzel bir kadının kötü kaderini değiştirmek için gözünü budaktan sakınmayarak yine maceradan maceraya sürüklenir, ama bu kez kötü kaderini değiştirmeye çalıştığı güzel kadın Hortense Daniel de eşlik eder ona. Lüpen güzel kadını elde etmek için, üç ay içinde sekiz tane vakayı çözme sözünü vermiştir kadına. Anlaşma gereği tam üç ay sonra, sekiz tane vaka çözüldüğünde ve Halingre Şatosu´nun saati sekizi çaldığında da Hortense, kendini Arsen Lüpen´e teslim edecektir. Vakalar zorlu, failler karanlık, zaman dardır. Birinde, yirmi yıl önce işlenen bir cinayet söz konusudur. Diğerinde ise, yeğenini öldürmekle suçlanan ve giyotine gitmesine saatler kalan bir adam; en önemlisi de Hortense´ın dokuz yıl önce bir broşu çalınmıştır ve bunun da failinin bulunması gerekmektedir. Olaylar üst üste geldikçe umutlar tükenir, sabır sınırları zorlanır, beklentiler artar, ancak Lüpen´in her zaman için alternatif bir planı vardır. Arsen Lü... tümünü göster
Bu kitap benim okuduğum ilk Leblanc , ilk Arsen Lupen kitabı. Polisiye kitaplarını ve özellikle hırsızlık temalı kitapları sevdiğim için bu kitabı merakla aldım. Almamda ki diğer büyük bir etkende Arsen Lupen 'in Sherlock Holmes ile karşılaştırılmasıydı. Kitaplarda Lupen ve Holmes 'un birbirlerine benzer tatlar verdiklerini duymuş ve bazı yerlerde okumuştum.Sadece bir Arsen Lupen kitabı okuduğumu tekrar belirterek söylemeliyim ki , kesinlikle aralarında dağlar kadar fark var. Ve Lupen kesinlikle Holmes'le aynı kulvarda olabilecek biri değil.
Kitap benim için ne umdum neler buldum tarzıydı.Beni hiç tatmin etmedi ve kesinlikle polisiye tadını bile bulamadım. Karakter Prens Renine bir kaç kişi görüyor ve olayı hemen çözüyor. Ancak bu çözüm Holmes gibi çıkarım sanatıyla çözülmüyor. Öyle bile çözülüyorsa okura hiç bi şey anlatılmıyor. Sanırım beni tatmin etmeyen ve kitabı sıkıcılaştıranda bu kısım. İlk kısım ya da ilk hikaye Prens Renin ile kitabın kadın karakteri Hortense 'in tanışması ve ilk beraber yaşadıkları macerayı anlatıyor. Kitap sekiz bölümden oluşuyor ve her bölümde Prens Renin ve Hortense'nin farklı maceraları anlatılıyor. Bölümlerdeki konular çok basit ve olaylar detaylı bir şekilde anlatılmadan çözülüyor. Tamam adam çok zekiymiş pat diye olayı çözüyor ama nasıl?Olaylar arasındaki bağı nerde yakalıyo nasıl yakalıyo?? Açıklamalar çok zayıf ve yetersiz, konuşmak istemeyen bir kişiye soru sorupta baştan savma cevap alır gibi.
Kitap pek fazla önerebileceğim bir kitap değil.