Muhalif söylemin en radikal yazarlarından olan Illich, daha çok kurumlara yönelttiği eleştirilerle tanınıyor. Eğitim, politika, tıp gibi insan hayatının en önemli alanlarının kurumlaştığını, eskiden insanların daha olaysız en olarak karşıladıkları temel gereksinimlerin, çağdaş toplumda bilimsel olarak üretilmiş hizmetlerin tüketilmesine indirgendiğini, böylece bireysel özelliklerinve yaratıcılıkların yok edildiğini söylüyor.Sağlığın Gaspında ise tıp kurumunun denetlenemeyen bir otorite olarak, neyin hastalık olduğunu kimin hasta olduğunu ve hastalara ne yapmak gerektiğini belirlediğinde sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturduğunu; bendenlerimizin üzerindeki hakkımıza tecavüz ettiğini; ilaç tüketimini teşvik ederek toplumun hastelıklı yapısını güçlendirdiğini; sağlığa bir mühendislik modeli olarak yaklaştığı için insanların kendi insani zaafları, incelenebilirlilikleri ve birincileriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini anlatıyor.Illiche göre sanayi toplumları hastalık yapıcıdır, çünkü insnları ortamlarıyla, kendi özerk gerçekleriyle başa çıkamaz hale getirir; önce hasta ederek çürüttüğü hayatlara, sonra protez çözümler önerir. Beyaz üniformalı doktorlar ise hastaların anlamadığı bir dil konuşarak onları savunmasız bırakır; hastaların kendilerine olan bağımlılıklarını arttırır; verdikleri ilaçlarla onları hissizleştirir, acı çekme haklarını ellerinden alarak aynı zamanda hayatın neşe ve zevkini yaşama yeteneğini azaltır. Böylece, hayata ve kendilerine karşı edilgen kalan insanlar, doyumu daha güçlü uyarıcılarda aramaya başlarlar: Öteki insanlar üzerinde iktidar arama steğinin yaygınlaşması, çalışanların sürekli artan stresi, medyada suç ve şiddetin bir cazibe aracı olarak teşhiri... gibi önekler hep bu edilgenleştirmenin sonuçlarıdır.Sağlığın Gaspı okura, tıbbın üzerinde çok durulan yaralarının yanı sıra, kötü yanlarını da tartışmakla kullanacağı kavramsal bir çerçeve sunuyor. Sanayi toplumlarının sert bir eleştirisinin gerekliliğini gösterirken, bir iktidar/otorite olarak hayatımızı işgal eden tıp kurumuna eleştirel bir gözle bakmamızı sağlıyor.
Muhalif söylemin en radikal yazarlarından olan Illich, daha çok kurumlara yönelttiği eleştirilerle tanınıyor. Eğitim, politika, tıp gibi insan hayatının en önemli alanlarının kurumlaştığını, eskiden insanların daha olaysız en olarak karşıladıkları temel gereksinimlerin, çağdaş toplumda bilimsel olarak üretilmiş hizmetlerin tüketilmesine indirgendiğini, böylece bireysel özelliklerinve yaratıcılıkların yok edildiğini söylüyor.Sağlığın Gaspında ise tıp kurumunun denetlenemeyen bir otorite olarak, neyin hastalık olduğunu kimin hasta olduğunu ve hastalara ne yapmak gerektiğini belirlediğinde sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturduğunu; bendenlerimizin üzerindeki hakkımıza tecavüz ettiğini; ilaç tüketimini teşvik ederek toplumun hastelıklı yapısını güçlendirdiğini; sağlığa bir mühendislik modeli olarak yaklaştığı için insanların kendi insani zaafları, incelenebilirlilikleri ve birincileriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini anlatıyor.Illiche göre sanayi toplumları hastalık yapıcıdır, çünkü insnları ortamlarıyla, kendi özerk gerçekleriyle başa çıkamaz hale getirir; önce hasta ederek çürüttüğü hayatlara, sonra protez çözümler önerir. Beyaz üniformalı doktorlar ise hastaların anlamadığı bir dil konuşarak onları savunmasız bırakır; hastaların kendilerine olan bağımlılıklarını arttırır; verdikleri ilaçlarla onları hissizleştirir, acı çekme haklarını ellerinden alarak aynı zamanda hayatın neşe ve zevkini yaşama yeteneğini azaltır. Böylece, hayata ve... tümünü göster
Sağlık sektöründekilerin sakin kafayla okuyabileceği bir kitap. Bana biraz ağır geldi ve kitap bir çözümden ziyade sorunları tespit etmeyi hedefliyor. Aklınızda soru işaretleriyle kalakalıyorsunuz sonunda
281 sayfa