Bugüne dek pek az geleceğe dair görüş, Herbet Marcuseun ya da Michel Foucaultnun, toplumun kusursuz kapitalist denetimine ilişkin modası geçmeyen görüşü kadar yanıltıcı olmuştur. Geç modern çağ kapitalizmi, insanları, yüksek teknoloji ürünü hapishanelere kapatabilir ve onları iş başında ya da ana caddede, kameralarla izleyebilir; ama bürokrasinin demir kafesine kapatmaz ya da işbölümü içinde bir dakikalık bir yere ebediyen hapsetmez. Onlara, parçalı bir hayatı ve bir sürü anlamsız seçimi bırakır. Yüz yüze olduğumuz karşı ütopya, bir totaliter denetim kâbusu değildir. Modanın geçiciliğini, kökleşmiş nihilizm refleksiyle birleştiren Amerikan Sapığı geç modern çağ durumuna Kafkanın Şatosundan çok daha yakındır. Serbest piyasalar, bugünün dünyasında en güçlü gelenek çözücüleri olarak işbaşındadır. Yeniliğe prim verir, geçmişi ise umursamazlar. Geleceği, bugününün, sonsuz kere başa sarılması haline dönüştürürler. Yarattıkları toplum, ahlak kurallarına karşı gelen ve proleter bir toplumdur. (Kitabın İçinden)
Bugüne dek pek az geleceğe dair görüş, Herbet Marcuseun ya da Michel Foucaultnun, toplumun kusursuz kapitalist denetimine ilişkin modası geçmeyen görüşü kadar yanıltıcı olmuştur. Geç modern çağ kapitalizmi, insanları, yüksek teknoloji ürünü hapishanelere kapatabilir ve onları iş başında ya da ana caddede, kameralarla izleyebilir; ama bürokrasinin demir kafesine kapatmaz ya da işbölümü içinde bir dakikalık bir yere ebediyen hapsetmez. Onlara, parçalı bir hayatı ve bir sürü anlamsız seçimi bırakır. Yüz yüze olduğumuz karşı ütopya, bir totaliter denetim kâbusu değildir. Modanın geçiciliğini, kökleşmiş nihilizm refleksiyle birleştiren Amerikan Sapığı geç modern çağ durumuna Kafkanın Şatosundan çok daha yakındır. Serbest piyasalar, bugünün dünyasında en güçlü gelenek çözücüleri olarak işbaşındadır. Yeniliğe prim verir, geçmişi ise umursamazlar. Geleceği, bugününün, sonsuz kere başa sarılması haline dönüştürürler. Yarattıkları toplum, ahlak kurallarına karşı gelen ve proleter bir toplumdur. (Kitabın İçinden)