Melisa Gürpınarın, yaklaşık kırk yıllık şiir çalışmalarından damıttığı, şiirsel bir düzyazı denemesi. Kendi tanımıyla: okurlarıyla yaptığı bir konuşma aslında. Salkımsöğütlerin Gölgesinde için Melisa Gürpınar, şunları söylüyor: Ben de işte, ömrümün bu döneminde, şairlerin ortak mülkü olan yalnızlık ülkesinin kapılarını, huzur ve dinginliğe biraz olsun aralayarak, sözün isyanını denetlemeyi, haykırmadan acı çekmeyi ve alışılmadık küçük mutluluklar yaratmayı denedim. Bütün isteğim, toplumsal ve bireysel hayatımızın sorunlarla dolu alacakaranlık ortamına, şiirin titrek ışığıyla yeniden yaklaşırken, ayrıntıların üstünde birikmiş tozlu, kıpırtısız duyguları aydınlığa çıkarabilmekti. Bu kitabı yazarken, gene bir yitik kent, doğa ve geçmiş zaman izleğinin ardından yola çıkarak, hiç ulaşamayacağımı sandığım bir salkımsöğütün gölgesine vardığımda, ruhumun ve bedenimin rüzgârda eriyerek, sanki sessizliğin kaynağına doğru aktığını duyumsadım. Gerçekliğin içinde yaşanılan her türlü sorgulama ve çatışmaları da unutmaksızın, ötelerde, belki de kendi derinliklerimde ürettiğim düşsel serüvenleri, okurlarımla yüz yüzeymişçesine, içtenlikle ve çok alçak bir sesle, ancak konuşarak anlatabilirim diye düşündüm.
Melisa Gürpınarın, yaklaşık kırk yıllık şiir çalışmalarından damıttığı, şiirsel bir düzyazı denemesi. Kendi tanımıyla: okurlarıyla yaptığı bir konuşma aslında. Salkımsöğütlerin Gölgesinde için Melisa Gürpınar, şunları söylüyor: Ben de işte, ömrümün bu döneminde, şairlerin ortak mülkü olan yalnızlık ülkesinin kapılarını, huzur ve dinginliğe biraz olsun aralayarak, sözün isyanını denetlemeyi, haykırmadan acı çekmeyi ve alışılmadık küçük mutluluklar yaratmayı denedim. Bütün isteğim, toplumsal ve bireysel hayatımızın sorunlarla dolu alacakaranlık ortamına, şiirin titrek ışığıyla yeniden yaklaşırken, ayrıntıların üstünde birikmiş tozlu, kıpırtısız duyguları aydınlığa çıkarabilmekti. Bu kitabı yazarken, gene bir yitik kent, doğa ve geçmiş zaman izleğinin ardından yola çıkarak, hiç ulaşamayacağımı sandığım bir salkımsöğütün gölgesine vardığımda, ruhumun ve bedenimin rüzgârda eriyerek, sanki sessizliğin kaynağına doğru aktığını duyumsadım. Gerçekliğin içinde yaşanılan her türlü sorgulama ve çatışmaları da unutmaksızın, ötelerde, belki de kendi derinliklerimde ürettiğim düşsel serüvenleri, okurlarımla yüz yüzeymişçesine, içtenlikle ve çok alçak bir sesle, ancak konuşarak anlatabilirim diye düşündüm.
http://moonlightcat13.blogspot.com/2012/09/eylul-aynn-bereketi.html
105 sayfa