Adlarına samuray denilen, şeref ve cesaret timsali, asil ruhlu yılmaz savaşçılar arasında aşk ve şehvet yaşanabileceği olasılığı, erkeklik, cengâverlik gibi imparatorluk örgütlenmesinin temel kavramlarının geleneksel algılayış biçimlerini de zorlar; bu çeşit değerleri, kavramları yeniden ve derinden sorgulamaya götürür. Bir devlet biçimi olarak imparatorluk kadar, bir ideoloji olarak erkeklik imparatorluğu da önemlidir. Devlet, gündelik hayatta yapılanır. Birinin imparatorluğu olmadan, diğerininki geçerlik ve işlerlik kazanamaz. Bu anlamda elinizdeki kitap tek başına önemli bir işlev görüyor. Erkekler arasında yaşanan şiddet ve düşmanlığın öbür yüzünü gösteriyor bize. Eril iktidarın gündelik hayat örgütlenmesinde şiddet ile şehvet, birbirlerinin iki yüzü gibidir. Bu durumda dövüşmek ile sevişmek aynı kapıya çıkar. Kitaptaki hikâyelerde göreceğiniz gibi, sınıf ve hiyerarşi içeren eril şiddet, aşkında ve şehvetinde de ölümü, yıkımı beraberinde getirir. Ne denli sakin anlatılmış olsalar da, kitaptaki hikâyeler, değerler arasında bir seçim yapma zorunluluğu içermesi ve bu seçimde ölümün her an pusuda bekleyen bir olasılık olarak ortaya çıkması nedeniyle trajik niteliktedir.
Adlarına samuray denilen, şeref ve cesaret timsali, asil ruhlu yılmaz savaşçılar arasında aşk ve şehvet yaşanabileceği olasılığı, erkeklik, cengâverlik gibi imparatorluk örgütlenmesinin temel kavramlarının geleneksel algılayış biçimlerini de zorlar; bu çeşit değerleri, kavramları yeniden ve derinden sorgulamaya götürür. Bir devlet biçimi olarak imparatorluk kadar, bir ideoloji olarak erkeklik imparatorluğu da önemlidir. Devlet, gündelik hayatta yapılanır. Birinin imparatorluğu olmadan, diğerininki geçerlik ve işlerlik kazanamaz. Bu anlamda elinizdeki kitap tek başına önemli bir işlev görüyor. Erkekler arasında yaşanan şiddet ve düşmanlığın öbür yüzünü gösteriyor bize. Eril iktidarın gündelik hayat örgütlenmesinde şiddet ile şehvet, birbirlerinin iki yüzü gibidir. Bu durumda dövüşmek ile sevişmek aynı kapıya çıkar. Kitaptaki hikâyelerde göreceğiniz gibi, sınıf ve hiyerarşi içeren eril şiddet, aşkında ve şehvetinde de ölümü, yıkımı beraberinde getirir. Ne denli sakin anlatılmış olsalar da, kitaptaki hikâyeler, değerler arasında bir seçim yapma zorunluluğu içermesi ve bu seçimde ölümün her an pusuda bekleyen bir olasılık olarak ortaya çıkması nedeniyle trajik niteliktedir.