Nicos Hadjinicolau, bu kitabında,gerek sanatın gerekse sanat tarihinin, toplumdan yalıtılmış alanlarda oluşturulduğu, sanata ilişkin devrimci düşünce ile gerici düşünce arasında hiçbir ayrım bulunmadığı yolundaki tüm basmakalıp varsayımları çürütüyor. Yazar, bir yandan sanat eserlerinin sınıfsal niteliğini yadsıyan liberal Marksistlerle, bir yandan da her tabloyu bir toplumsal sınıfın ekonomik ve siyasal çıkarlarına indirgeyen dogmatik Marksistlerle hesaplaşıyor. Konu üstüne yazılmış çoğu yazıdaki kaba psikolojizmin ötesine geçen bir biçem tanımını geliştiren Hadjinicolau, çeşitli klasik tabloları (Rembrandt, David ve başkalarınınkini) ayrıntılı olarak çözümlüyor.
Nicos Hadjinicolau, bu kitabında,gerek sanatın gerekse sanat tarihinin, toplumdan yalıtılmış alanlarda oluşturulduğu, sanata ilişkin devrimci düşünce ile gerici düşünce arasında hiçbir ayrım bulunmadığı yolundaki tüm basmakalıp varsayımları çürütüyor. Yazar, bir yandan sanat eserlerinin sınıfsal niteliğini yadsıyan liberal Marksistlerle, bir yandan da her tabloyu bir toplumsal sınıfın ekonomik ve siyasal çıkarlarına indirgeyen dogmatik Marksistlerle hesaplaşıyor. Konu üstüne yazılmış çoğu yazıdaki kaba psikolojizmin ötesine geçen bir biçem tanımını geliştiren Hadjinicolau, çeşitli klasik tabloları (Rembrandt, David ve başkalarınınkini) ayrıntılı olarak çözümlüyor.