Tarihi iki defa okuruz, ilk okumada kullanılabilir gerçeklerin peşine düşeriz. Bu bir papazın İncili okuması gibi bir şeydir. İkincisinde bu işin aslı neymiş diye okuruz. Bu da şeytanın İncili okuması gibidir.
Lars Morris Şarlatanlığın Tarihinde okuyucuyu ikinci tür bir tarih okumasına kışkırtıyor. Değişik çağlarda yaşayan insanların ruhsal labirentlerinde dolaştırıyor, çalınmamış kapıları aralıyor. Şarlatanlığı mümkün kılan bir zihin coğrafyasına götürüyor bizi.
Bu kitap, bizim öykümüzü anlatıyor. Şarlatanlığın Tarihini okuyup bitirdiğimizde artık çok geride kaldığını düşündüğümüz birçok şeyi hemen yanı başımızda buluyoruz. Ve en önemlisi, bir türlü cevaplayamadığımız bir soru takılıyor zihnimize. İnsanlık gerçekten ilerliyor mu?
Tarihi iki defa okuruz, ilk okumada kullanılabilir gerçeklerin peşine düşeriz. Bu bir papazın İncili okuması gibi bir şeydir. İkincisinde bu işin aslı neymiş diye okuruz. Bu da şeytanın İncili okuması gibidir.
Lars Morris Şarlatanlığın Tarihinde okuyucuyu ikinci tür bir tarih okumasına kışkırtıyor. Değişik çağlarda yaşayan insanların ruhsal labirentlerinde dolaştırıyor, çalınmamış kapıları aralıyor. Şarlatanlığı mümkün kılan bir zihin coğrafyasına götürüyor bizi.
Bu kitap, bizim öykümüzü anlatıyor. Şarlatanlığın Tarihini okuyup bitirdiğimizde artık çok geride kaldığını düşündüğümüz birçok şeyi hemen yanı başımızda buluyoruz. Ve en önemlisi, bir türlü cevaplayamadığımız bir soru takılıyor zihnimize. İnsanlık gerçekten ilerliyor mu?