Demokrasi tarihimizin ilk sayfası, Kore Savaşıyla açıldı. Henüz Galiçyanın, Sarıkamışın, Kanalın hatıraları tazeliğini korurken, radyoları başındaki Türkinsanı Pusan, Suvan ve Kumhvadan gelen kahramanlık haberlerini dinliyordu. Kunuri cehenneminden sağ çıkanlar, Türkiye Cumhuriyetini cesaretve özverileriyle NATO şemsiyesi altındaki medeni dünyaya taşıdılar. Demokrat Parti hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiyeye yönelik Sovyet tehdidine karşı, NATOya girebilmek için 25 Temmuz 1950de Koreye asker gönderme kararı aldı. Yakın tarihimizde Kore Savaşı olarak bilinen bu Uzakdoğu serüveninden geriye ise, Türkiyenin Batı dünyasıyla kurduğu siyasi ittifak ile 721 şehit, 2147 yaralı, 234 tutsak, 175 kayıp kaldı. Tuna Baltacıoğlu, Kore Savaşına katılan Türk birliğinde görevliydi. Savaşın tam ortasındaki bu genç edebiyatçı, cesaret ve kahramanlık kadar korku ve çaresizliğin de tanığı oldu. İnsanoğlunun savaşta bile kaybetmediği en büyük erdemi, sevgi ve şefkati anılarında zarif bir ironinin merceğinden bize yansıtmakta. Savaş İçinde Barış, Kore gerçeğinin öteki yüzüdür. TADIMLIKKore, 19 Haziran 1952Son gelen haberlere göre gemi Temmuzun dördünde burada olacakmış. Hemen ayın altısında bizi alıp hareket edecek. Buradan Yokohomaya gidecek, üç gün kaldıktan sonra ayın 12sinde Japonyadan hareket edecek. Şu halde burada 16 günümüz kalmış oluyor. Bu mektup eline geçtikten sonra artık bana mektup yazma.Kore, 25 Haziran 1952Tam sana mektup yazmaya oturdum, Birinci Şubeden çağırdılar. Telefonda bir Amerikalı seni istiyor diye. Meğer mektuba havadis çıkacakmış. Şimdi bildirdiklerine göre 4 Temmuzda yani bu mektup eline geçtiği zaman biz şimdi buluduğumuz yerden Pusan limanına trenle hareket edeceğiz. Gemiye Pusandan bineceğiz. Sana birşey diyeyim mi: Çok insafsızsın. İzmire gelemiyeceğini yazıyorsun. Bu kadar ayrı kaldığımız yetmiyormuş gibi bana 3-4 gün daha mı işkence etmek istiyorsun. Hiç anlamam, mutlak İzmirde seni görmeliyim. Yoksa karışmam, bana eziyet etmekten zevk mi alıyorsun! Şu 9 günü de hayırlısıyla bir geçirsek de yola çıksak. 7 Temmuz, nişanlanmamızın yıldönümü. Ben bu tarihte Kore ile Japonya arasında denizde olacağım zannediyorum. Mehtap da olacak, seni hatırlarım. Çok romantik değil mi? Resmin çok güzel çıkmış. Kendin kadar güzel.
Demokrasi tarihimizin ilk sayfası, Kore Savaşıyla açıldı. Henüz Galiçyanın, Sarıkamışın, Kanalın hatıraları tazeliğini korurken, radyoları başındaki Türkinsanı Pusan, Suvan ve Kumhvadan gelen kahramanlık haberlerini dinliyordu. Kunuri cehenneminden sağ çıkanlar, Türkiye Cumhuriyetini cesaretve özverileriyle NATO şemsiyesi altındaki medeni dünyaya taşıdılar. Demokrat Parti hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiyeye yönelik Sovyet tehdidine karşı, NATOya girebilmek için 25 Temmuz 1950de Koreye asker gönderme kararı aldı. Yakın tarihimizde Kore Savaşı olarak bilinen bu Uzakdoğu serüveninden geriye ise, Türkiyenin Batı dünyasıyla kurduğu siyasi ittifak ile 721 şehit, 2147 yaralı, 234 tutsak, 175 kayıp kaldı. Tuna Baltacıoğlu, Kore Savaşına katılan Türk birliğinde görevliydi. Savaşın tam ortasındaki bu genç edebiyatçı, cesaret ve kahramanlık kadar korku ve çaresizliğin de tanığı oldu. İnsanoğlunun savaşta bile kaybetmediği en büyük erdemi, sevgi ve şefkati anılarında zarif bir ironinin merceğinden bize yansıtmakta. Savaş İçinde Barış, Kore gerçeğinin öteki yüzüdür. TADIMLIKKore, 19 Haziran 1952Son gelen haberlere göre gemi Temmuzun dördünde burada olacakmış. Hemen ayın altısında bizi alıp hareket edecek. Buradan Yokohomaya gidecek, üç gün kaldıktan sonra ayın 12sinde Japonyadan hareket edecek. Şu halde burada 16 günümüz kalmış oluyor. Bu mektup eline geçtikten sonra artık bana mektup yazma.Kore, 25 Haziran 1952Tam sana mektup yazmaya oturdum, Birinci Şubeden çağırdılar... tümünü göster