"Savaş, kıyamet günü borusu gibi, ulu bir varlığın önünden insanoğluna kendini çıplak hissettiren, yaptıklarının sorumluluğunu duyuran büyük bir olaydır... İnsanoğlu o gün sevaplarının günahlarından daha çok olmasını tutkuyla ister. Bu, eğer inanıyorsa böyledir. Tanrı'ya değil, kendi yaşamından daha önemli bir şeye, ülkenin geleceğine inanıyorsa... İnancın her türlüsü vardır. İnsan yurdu için değişik değişik konuşur ve düşünür. Ancak savaş gerçekten kıyamet günüdür. Yapabildiklerimizden de, yapamadıklarımızdan da sorumlu tutulacağımız kıyamet günü sorgulamasından daha korkunç ne olabilir?"
Konstantin Simonov (1915-1979) II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'nin Almanlara karşı açtığı cephelerin birçoğunda "Kızıl Yıldız" ordu gazetesinin savaş muhabiri olarak görev yapmış; ileri hatlarda çarpışan askerlerle yan yana, savaşa tanıklık ederek, birkaç kez ölümle burun buruna gelmiştir. Savaşı, bir gazeteci soğukkanlılığıyla izleyen Simonov (romanda Lopatin), komutanlar, askerler arasındaki ilişkileri, ölümüne çarpışan insanları birer savaş makinesi olarak değil, duygu dolu, sımsıcak varlıklar olarak, gerçekçi irdelemelerle anlatmaktadır.
"Savaş, kıyamet günü borusu gibi, ulu bir varlığın önünden insanoğluna kendini çıplak hissettiren, yaptıklarının sorumluluğunu duyuran büyük bir olaydır... İnsanoğlu o gün sevaplarının günahlarından daha çok olmasını tutkuyla ister. Bu, eğer inanıyorsa böyledir. Tanrı'ya değil, kendi yaşamından daha önemli bir şeye, ülkenin geleceğine inanıyorsa... İnancın her türlüsü vardır. İnsan yurdu için değişik değişik konuşur ve düşünür. Ancak savaş gerçekten kıyamet günüdür. Yapabildiklerimizden de, yapamadıklarımızdan da sorumlu tutulacağımız kıyamet günü sorgulamasından daha korkunç ne olabilir?"
Konstantin Simonov (1915-1979) II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'nin Almanlara karşı açtığı cephelerin birçoğunda "Kızıl Yıldız" ordu gazetesinin savaş muhabiri olarak görev yapmış; ileri hatlarda çarpışan askerlerle yan yana, savaşa tanıklık ederek, birkaç kez ölümle burun buruna gelmiştir. Savaşı, bir gazeteci soğukkanlılığıyla izleyen Simonov (romanda Lopatin), komutanlar, askerler arasındaki ilişkileri, ölümüne çarpışan insanları birer savaş makinesi olarak değil, duygu dolu, sımsıcak varlıklar olarak, gerçekçi irdelemelerle anlatmaktadır.
İsminden de anlaşılacağı gibi serinin bu kitabında Simonov cephelerden biraz uzaklaşarak cephe gerisindeki insanların savaş zamanındaki yaşamından kesitler sunuyor. Savaş zamanındaki ekonomik durumu, açlığı ve olanaksızlıkları ve bu ortamda insanların psikolojik durumlarını yansıtan bir kitap.
Karton Cilt, 280 sayfa
Gendaş Kültür tarafından yayınlandı