Eserleri klâsikler arasına girmiş, nefis Türkçesiyle her zaman takdir toplamış bir yazar olan Ahmet Râsimin kendi zamanındaki İstanbulla ilgili müşahedelerini Şehir Mektuplarından okuyoruz. Kitapta hem güzel bir üslûbun tadına varıyor, hem de bir tür masal diyarını andıran o eski istanbulu ve İstanbul hayatını yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Ahmet Kabaklının yayına hazırladığı bu eser, her kesimden herkesin zevkle okuyacağı ve elinden kolay kolay bırakamayacağı bir hazine...
Eserleri klâsikler arasına girmiş, nefis Türkçesiyle her zaman takdir toplamış bir yazar olan Ahmet Râsimin kendi zamanındaki İstanbulla ilgili müşahedelerini Şehir Mektuplarından okuyoruz. Kitapta hem güzel bir üslûbun tadına varıyor, hem de bir tür masal diyarını andıran o eski istanbulu ve İstanbul hayatını yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Ahmet Kabaklının yayına hazırladığı bu eser, her kesimden herkesin zevkle okuyacağı ve elinden kolay kolay bırakamayacağı bir hazine...
Ahmet Rasim 1912 - 1913 yıllarında yayınladığı 'Şehir Mektupları' isimli eserinde yaşadığı şehir olan İstanbul'u, günlük hayatını, anılarını çok hoş ve okuması keyifli bir dille kaleme almış. 100 Temel Eser arasında bulunan 'Şehir Mektupları' ve bunun gibi bir çok değerli edebiyatçımızın eserlerine daha çok kıymet verip, okumamız gerektiğini düşünüyorum ve tavsiye ediyorum. Böyle güzel eserleri yorumlayacak kelimeleri bulamıyorum. O yüzden Say Yayınlarının ön sözün de yer alan Nurullah Ataç'ın kitap hakkında yorumunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Öz Türkçe mi istiyorsunuz? Öz Türk neş'esi ve zarafeti mi istiyorsunuz? Kıvrak, zeki,hisli, titrek, candan bir üslûp mu istiyorsunuz? O Osmanlıca devrinde o yüksek burjuvazi veya saray devrinde halk dili mi istiyorsunuz? Şehir Mektupları'nın her bir parçası bunları veriyor...
Son dönem Osmanlı gazeteciliğinde köşe yazarlığı hakkında detaylı bilgi alabileceğiniz, yer yer sıkılacak olsanız da döneme ilginiz varsa ve Ahmet Rasim'in kalemini sevdiyseniz (ki ben sevdim, nüktedan bir adam) yarıda bırakmayacağınız bir kitap.