Gerek seyahatnameler ve gezi yazıları, gerekse şehirlere dair her türlü kalem tecrübesi, zaman içerisinde unutulmaya yüztutan kültür varlıklarını, o coğrafyada yaşayan insanların yaşayış biçimlerini, onların meydana getirdikleri sanat eserlerini, adetlerini, inançlarını, gelenek ve göreneklerini sadece yazıldıkları devrin insanına değil sonraki nesillere de tanıtarak aktarma görevini üstlenen vesikalar olma özelliğini taşırlar. Milletlerin kendi kültürel geçmişleri açısından önemli kabul ettikleri ve üzerinde yaşadıkları coğrafyada titizlikle korumaya çalıştıkları bazı müze şehirler vardır. İstanbul, Edirne, Bursa, Üsküp, Diyarbakır, Konya, Erzurum, Sivas, Urfa, Bağdat, İsfahan, Siraz, Taşkent, Semerkant, Buhara, Roma, Madrit, Paris, Venedik gibi... Buna karşılık bir de ruhu çalınmış şehirler vardır. Özellikle son yıllarda, sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen her yerinde çevreyi korumaya yönelik gayretlerin arttığını görmekteyiz. Kuşkusuz bu şehirlerin ruhunu yaşatma gibi çok daha kudsi, çok daha ulvi bir amaca yönelmesi gerekir. Tabii bu da şehirlerin geçmişini diri tutmakta, geleneklerini yaşatmakta, mahali unsurlarını ön plana çıkarmakta olacaktır. Bu kitapta zaman zaman sizinle birlikte değişik coğrafyalara seyahatlere çıkarak farklı bakış açılarından meseleleri ve tartışmalara yeni bir boyut getirebilirsek, bir pencere açabilirsek mutlu olacağız. ...
Gerek seyahatnameler ve gezi yazıları, gerekse şehirlere dair her türlü kalem tecrübesi, zaman içerisinde unutulmaya yüztutan kültür varlıklarını, o coğrafyada yaşayan insanların yaşayış biçimlerini, onların meydana getirdikleri sanat eserlerini, adetlerini, inançlarını, gelenek ve göreneklerini sadece yazıldıkları devrin insanına değil sonraki nesillere de tanıtarak aktarma görevini üstlenen vesikalar olma özelliğini taşırlar. Milletlerin kendi kültürel geçmişleri açısından önemli kabul ettikleri ve üzerinde yaşadıkları coğrafyada titizlikle korumaya çalıştıkları bazı müze şehirler vardır. İstanbul, Edirne, Bursa, Üsküp, Diyarbakır, Konya, Erzurum, Sivas, Urfa, Bağdat, İsfahan, Siraz, Taşkent, Semerkant, Buhara, Roma, Madrit, Paris, Venedik gibi... Buna karşılık bir de ruhu çalınmış şehirler vardır. Özellikle son yıllarda, sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen her yerinde çevreyi korumaya yönelik gayretlerin arttığını görmekteyiz. Kuşkusuz bu şehirlerin ruhunu yaşatma gibi çok daha kudsi, çok daha ulvi bir amaca yönelmesi gerekir. Tabii bu da şehirlerin geçmişini diri tutmakta, geleneklerini yaşatmakta, mahali unsurlarını ön plana çıkarmakta olacaktır. Bu kitapta zaman zaman sizinle birlikte değişik coğrafyalara seyahatlere çıkarak farklı bakış açılarından meseleleri ve tartışmalara yeni bir boyut getirebilirsek, bir pencere açabilirsek mutlu olacağız. ...